Toplam yorum: 3.075.325
Bu ayki yorum: 2.200

E-Dergi

Nejat Polat Tarafından Yapılan Yorumlar

20.12.2014

Enfes bir biyografik roman. Uslup sade ve çok akıcı. Roman, kelime oyunları ve edebi motfilere baş vurmadan kaleme alınmış. Son Osmanlı insanının Osmanlı ve Avrupa'ya bakışı, bazı tarihi olaylar, bir dönemin fotoğrafını izleyebiliyorsunuz. Ancak Osman Hamdi Bey, Osmanlı'nın bir kesimini yansıtıyor. Mithat Paşa, Abdülhamid hakkındaki düşüncelerinin tamamına katılmayabilirsiniz. Abdülhamid ve zamanın Osmanlı idaresi hakkında yazılanlar, bizzat Osman Hamdi beyin değil de yazar Emre Caner'in düşünceleri olsa gerek diye düşünüyorum. Tabii bu bir tarih kitabı değil. O yüzden Abdülhamid neden öyle yapmış, 3.Ordu nasıl Istanbul'a girmiş, Mithat Paşa neden sadrazamlıktan alınıp da durup dururken sürgüne gönderilmiş gibi tarihsel vakaları farklı kaynaklardan da okumak gerek. Bu kitaba bakıp bir dönemi yargılamamak lazım.
Ancak kitap enfes bir biyografik roman. Yazarı Emre beyi tebrik ediyorum.
08.07.2012

Bu şahsın gerçek olup olmadığı hakkında ciddi şüphelerim var. Gerçek olduğunu farz etsek bile bunlar askerlik anısı gibi. Anlatılanların kaçta kaçı gerçek Allah bilir. Bana epey düzmece gibi geldi. Hep güzel kızlar etrafında dolaşıyor, hep tesadüfler yardım ediyor vs. Yazar Recai Sanay'ın anlatışı, özellikle hala kullanılan kelimelerin bile parantez içinde açıklamalarını vermesi çok sinir bozucu. Herhalde ilkokul öğrencilerini düşünerek yazmış kitabını. Zaten kitabın içeriği, anlatım tarzı, okuyup kazandıracağı şeyler en fazla 12 yaşında bir çocuk için olmalı. Bu kitabın ciddi bir okuyucuya kazandıracağı bir şey yok. İngiliz Kemal diye bir şahıs gerçekten var ise, keşke biraz daha ciddi belgeli bir şeyer ortaya konabilseydi.
28.04.2012

Kitap değerli bir araştırma. Ancak kanaatımca varsayımlarının bir kısmının çıkış noktası hatalı. Osmanlının idaresinin tamamen azınlıklar eline bırakılması ve toplumun temel taşı olan Türklerin çevreye itilmesi, Osmanlının Türkleri tamamen hakir görmesi vs kabul edilebilecek tezler değil. Alıntıların büyük çoğunluğu yabancı yazarlar. Ilgaz Zorlu, "Evet Ben Selanikliyim" adlı kitabını yazmasaydı, bu kitap ortaya çıkmazdı dedirtecek kadar kitap takip edilmiş. Osmanlıda çıkan tüm iç isyanlar tamamen Türk kimliğinin merkeze başkaldırısı ve Türkmen kaynaklı ve haklı baş kaldırılar olarak anlatılmış. Osmanlıya ciddi bir haksızlık var. Osmanlının 6 asır 3 kıtaya yayılan topraklarında huzur ve barışı nasıl sağladığı tamamen göz ardı edilerek, Osmanlının izlediği politikalar yerden yere vurulmuş. Turancılık ve arı dil tezlerinin olumlu yönleri anlatılırken, aynı zamanda Yahudinin arz-ı mev'udu yerilmiş. Turancılığı kabul eden bir zihniyetin, Yunanın Megali ideasına, Yahudinin, Ermeninin, Kürtlerin Büyük ....istan'larına haklılık kisvesi giydirmesi lazım. Yazar ciddi bir araştırma eseri ortaya koymuş, katıldığım bir çok nokta var. Ancak azınlıklar, yerli devşirmeler, dönmeler vs vs'nin zor ve dar zamanlarında fakir Türk unsurlarının, gecekondu kültürünün vs yanında yer alması, onları desteklemesi gibi hayal ve ütopya kokan fikirlerin peşinde koşmuşü onlara ümit bağlamış bir hava var. Araştırmanın ve ortaya koyduğu eseri takdir etsem de içerdiği fikirlerin büyük bir kısmının hatalı olduğunu düşünüyorum. Merdiveni hatalı duvara dayayan kimsenin her attığı adımın hatalı olacağı gibi, bence kitabın çıkış noktaları ve hipotezleri hatalı. Bir diğer konu da, kitabın içerisinde insanı sıkacak kadar çok tekrarın olması. Aynı cümlelerin kelimelerin hatta paragrafların tekrar ber tekrar karşınıza gelmesi oldukça sıkıcı. Tekrarlar çıkarıldığında 560 sayfalık kitabın 150-200 sayfaya düşeceğini düşünüyorum. Bütün eleştirilerim mahfuz, Orhan hocanın araştırmacı kimliği önünde saygıyla eğiliyorum. Kitabı tavsiye ederim. Ciddi bir birikim sağlayacaktır.

, Türklük kimliğinin olmamasıOsmanlının 6 asır topraklarının büyük bir çoğunluğunda huzur ve barışı sağlamas
11.03.2012

Bedenin ölümü takip eden dakikalarda çöküşü ve ruh kavramı üzerinde düşünmeye sevk etti beni. Ruhun tüm beden hücrelerini bir arada tutuşu ve ölümü takip eden anlarda bu kontrolün kaybolmasını takiben bir anda bedende bir anarşi ve bozulma başlaması ilginç bir olgu. Ayrıca ölen bedenlere gösterilen saygı (organ donörü olsa bile azami saygı gösterilmeli) ve ölüye ne yapılacağı açısından Türklerin ve diğer müslüman milletlerin daha akılcı olduğunu görebiliyorsunuz. İnsan bedenini yakarak toz haline getirmek, sonra dişlerden çıkan cıva buharının zararlarını düşünmek, insan bedenini gübre yapmak için yöntemler geliştirmek vb hususlar bana "Neden Avrupalılar insanı yıkayıp temizledikten sonra bir beze sarıp toprağa gömmeme konusunda bu kadar inatçılar?" diye düşündürdü. Herhalde dedim, müslümanların hıristiyanlara benzememe konusunda eski devirlerde gösterdiği hassasiyet ve taasuba benzer bir davranışı bugün hıristiyanlar ne olursa olsun müslümanlara benzememe konusunda taassup derecesinde bir inatla gösteriyorlar. İnsan bedeninin tüm insanlığa hizmet maksadıyla tıbbi veya diğer ilmi araştırmalar için kullanılması, suistimal edilmediği sürece tabiiki olmalı. Mizahi yönü bir yana insanı bir çok alanda düşünmeye sevk ediyor. Okunmayı fazlasıyla hak eden bir kitap.
11.09.2007

Vataninin yuksek degerleri icin izdirap ceken ali bir ruhun yansimasi. Samimi bir mucadele. Zola, kendi irkindan ve dininden olmayan biri icin, vataninin tum dunya devletleri gozundeki sayginlligini korumak adina, kendi ozgurlugunu hice sayiyor. Okunmasi gereken bir kitap. Ama roman gibi degil, sindirerek ve dusunerek okunmasi gereken bir kitap.