E-Dergi

Kadın ticareti üzerine araştırma yapan genç bir gazeteci Millennıum dergisinde çalışmaya başlar. Genç gazeteci ile yine aynı konuda doktora tezini yazan eşi evlerinde bir cinayete kurban gider.

Cinayet silahının üzerinde bulunan parmak izleri Lisbeth Salander'a aittir. Ve Mikael Blomkvist'in yolları bir şekilde tekrar kesişmiş olur.

Bu kitapta Lisbeth'i daha yakından tanıyınca çocukluğunun da çok kolay geçmediğini öğrendim ve yaşadıklarına rağmen güçlü duruşuna hayran kaldım.

Kitabın kalınlığı gözünüzü korkutmasın. İlk doksan sayfa yavaş ilerlerse de sonrasında sayfalar akıp gitti diyebilirim.
Anlatımı, kurgusu güzel bir polisiye gerilim, macera romanı.
Ana karakterlerimize gelirsek ;
Lisbeth Salander :
Sıradışı, cesur ve keskin zekaya, sahip ve vasiliği mahkeme kararı ile sapık bir avukata verilmiş olan kendi tabiri ile İsveç'in en iyi hackerı.
Mikael Blomkvist:
Alaycı, ikna, edici farklı bir tarzı olan, iyi bir ekonomi yazarı,gazeteci ve Millennium dergisinin genel yayın yönetmeni..
Ve bu iki ana karakterin yollarının kesişmesini sağlayan yıllar önce kaybolmuş olan Harriet Vanger. Olayın araştırılması aşamasında ortaya çıkan seri cinayetler...
Ve süpriz blr son...
Macera polisiye severlere tavsiye edilir.

Hasan Sabbah, tüm ideolojileri reddedip, yalnızca kendi gücünü tesis etmesine olanak verecek bir sistem kurmuş. Acımasızlığı ile korku salıp, düşmanlarına karşı kullandığı taktikler ve keskin zekası ile de çevresindekileri hayran bırakmış.

Bir yandan Alamut Kalesi efsanesine de göz atalım.
2100 mt yükseklikteki sarp kayalara inşa edilmiş bir kale Alamut kalesi. Efsaneye göre kalenin bulunduğu bölgede kartal uçurulur, kartal nereye konup yuva yaptı ise Alamut kalesi de oraya inşa edilir.

Hasan Sabbah fedailerine haşhaş içirterek ve ya yedirterek önce uyutur, uyandırıp yarı sarhoş bir halde kalenin daha önce görmedikleri başka bir bölümünde oluşturduğu hurilerle dolu sahte cennette blrkaç gün yaşatır. Sonra tekrar ayıltıp her istediğini yaptırır.

Yazarımız Vladımır Bartol, Marco Polo'nun Seyahatleri adlı kitabındaki "Dağların Yaşlı Şeyhi" adlı bölümünü okuduktan sonra bu konu üzerine yıllarca araştırma yapıyor ve muhteşem bir kurguya romanına aktarıyor.

Kitap yazarın şu sözleriyle başlıyor :

" Bu romanı, oturduğu koltuktan kalkmasını bilmeyen, bu uğurda milletinin mutluluğunu ve geleceğini tehlikeye atan, çeşitli yollarla demokrasiye karşı savaşan, "halkım" dediği insanların ölümlerine sebep olan liderlere atfediyorum."

Daha önce Demet Altınyeleklioğlu' nun yazmış olduğu "Cariyenin Kızı Mihrimah" kitabını okumuştum.

Arkadaşım Yasemin Bozdemir Uyar 'ın hediyesi olan "Mihrimah" kitabını da okudum. Naşide Gökbudak tarihi bilgilerin üstüne yaptığı kurgu ve farklı bir bakış açısıyla anlatıyor bize Hürrem ve Kanuni'nin biricik kızını.

Kitabın sonundaki "Son Söz" yazısını da beğenerek okudum.

Yazarın bir çok kitabını beğenerek okudum, bu kltabı da etkileyici bir kitaptı.