Toplam yorum: 3.077.321
Bu ayki yorum: 4.200

E-Dergi

@theiremakkaya Tarafından Yapılan Yorumlar

27.02.2017

Bu alışılmışın dışındaki aşk hikayesi o kadar ruhunuza işliyor ki, okuyan birinin kolay kolay unutabileceğini sanmıyorum. Üzerinden ne kadar zaman geçerse geçsin, Will Traynor adını duyduğunuzda, yüzünüzde acıyla karışık bir tebessüm belireceğine eminim.
27.02.2017

Öncelikle kitap okuduğum diğer tıbbi-gerilimlere göre bir tık farklıydı. Çünkü bu sefer işin içinde alışık olduğumuz profesyonel, soğukkanlı, başarılı doktorlar yerine; çaylak, duygusal ve enstitüde 'beceriksiz' olarak görülen bir stajyer var.
Açıkçası Alice'in bu halleri başta beni rahatsız etti. Çünkü bir kapta duran larvalara bakarken bile rahatsız olan bir adli tıpçı okumak bana garip geldi, buna bile dayanamayan biri neden adli tıpçı olmak ister diye sorgulamadan edemedim. Ancak zamanla alıştım, ve kusursuz karakterler okumak yerine, daha içimizden birini okuyor olmayı sevdim.
Kitabın tıbbi kısmı, polisiye kısmına göre daha hafif kalıyordu bence, ama bu beni rahatsız etmedi. İşin içine bir tutam aşkın karışması da, hikayenin akıcılığını arttırmıştı.
Kitabın sonu, tüm kitap boyunca aklımdan geçen düşünceyi desteklediği için, serinin devamını daha bir merakla okuyacağım sanırım.
27.02.2017

Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu, "Sana, beni asla tanımamış olan sana," diye başlayan 60 sayfalık bir iç döküş.. Mektuptan çok bir hayat hikayesi aslında; yaşamı boyunca onu anlamayana, en azından ölüm döşeğindeyken kendini anlatmak için..
Mektubun sahibini ne biz ismen tanıyoruz, ne de mektubu alan yazar K.; ancak o, ömrü boyunca sevdiği erkeğe olan tutkulu aşkını içinde saklayan, bu aşkın mutluluğunu da, acısını da tek taraflı yaşayan bir kadın.. Ve biz kitabın kapağını yazarın ismini öğrenemeden, ancak hayat hikayesi ve sevgisi içimize işlemiş olarak kapatıyoruz..
Bu kitap hakkında söyleyecek çok fazla bir şey bulamıyorum. Bir aşk, bir hayat 62 sayfada ne kadar anlatılabilirse, o kadar anlatmış Zweig. Hatta öyle bir anlatmış ki, 62 sayfaya 620 sayfalık aşk romanlarına bedel bir hikaye sığdırmış. Ve her sayfası dolu, her satırı dolu muazzam bir eser ortaya çıkarmış.
27.02.2017

Yağmurla Gelen Mutluluk 170 sayfalık, kısa ve bir oturuşta okuyup bitirebileceğiniz bir kitap. Ve öylesine naif bir hikayesi var ki!
24.02.2017

Tam iki saatte başladım ve bitirdim! Ne zamanın nasıl geçtiğini anladım, ne sayfaların nasıl birer birer azaldığını.. Bir an olsun sıkılıp kapağını kapatmayı düşünmedim, kitabı elimden bıraktığım tek an ise gözlerim dolduğunda silmek içindi.

Aslında herhangi bir köye gidip de karşılaşabileceğimiz hüzünlü bir hikayeyi anlatmış Toptaş, öyle içimizden, öyle gerçek.. Sanki bir köy evine girmişim, divana oturmuşum, evin büyük oğlu anlatıyor ben de dinliyorum hissiyatıyla okudum satırları. Su gibi aktı gitti hikaye.

Öylesine doğal, yalın ama bir o kadar da insanın içine işleyen bir kalem.. Çok sevdim çok!❤