Yazarın okuduğum ilk kitabı. Okumamın sebebi, doğrusu, son günlerde gelişen "ermeni katliamı" meselesi ile ilgili yazarın neler yazdığıydı. Kitabı okuduktan sonra şu sonuçlara vardım. 1- Türklerin, tarihleriyle ilgili unutkanlıklarını/tarihlerine karşı baktıkları olumsuz tavrı bize hatırlatması. Örneğin; (sayfa 184):"belki de kendi köklerinden nefret etmek Türklerin sık sık yaşadığı bir derttir, sonucuna vardı..." veya (sayfa 185):"Türkler düpedüz Ortadoğulu'dur ama nedense bunu sürekli inkar ederler. ...." Veya (sayfa 172-73):"nice sonra Armanuş bu anı hatırladığında meselenin bir zaman algısında farklılık olduğuna kanaat getirecekti. Kendisi bir Ermeni kızı olarak kendi kuşağından nesiller evvel yaşamış atalarının ruhlarını içinde barındırdığına inanıyordu. Halbuki sıradan bir Türk'ün nesebiyle arasında böyle bir süreklilik hissi yoktu. Ermenilerle Türkler farklı zaman çerçevelerinde yaşıyorlardı galiba. .....Halbuki Türkler için zaman pek çok yerinden bölünmüş kesik kesik bir çizgi gibiydi;geçmiş belirli bir noktada sona eriyor, şimdi sıfırdan başlayıveriyordu. Türklerin geçmişi ile şimdisi arasında safi kopuştan başka bir şey yoktu". Kahramanların ağzından iletilen bu düşüncelerde hiç mi gerçeklik payı yok?
2-Ermenilerin de kendilerini nasıl değerlendirdikleri. Örneğin; (sayfa 185):"belki de kendine acımak Ermenilerin sık sık yaşadığı bir derttir,sonucuna vardı...." veya (sayfa 217):"toplu histeri diye bir şey varsa toplu hafıza diye bir şey de vardır. Ermenilerin histerik olduğunu filan söylemiyorum, yanlış anlamayın....Bir hikayeyi tekrar tekrar dinlersen, anlatıyı içselleştirirsin.İçselleştirdiğin anda da başkasının hikayesi olmaktan çıkar. Hatta hikaye bile olmaktan çıkar, gerçek olur, senin gerçeğin. Kendi gerçeğinmiş gibi canını dişine takıp mücadele edersin. Bu yüzden yirmisine gelmemiş bir sürü Ermeni-Amerikalı, dedelerinin ninelerinin anlattıkları hikayeleri bu kadar derinden yaşıyorlar. Zamanda donmuş bir anlatı...."
3-Ermeniler/Ermeni gençler konuyla ilgili ne kadar bilgili (kendilerine göre) ve meraklı iseler Türkler de bir o kadar ilgisizler. Buna örnek olarak, Armanuş'la Asya'nın ilk tanıştıklarında, Armanuş'un konuyla ilgili sorularına karşılık Asya'nın konudan haberdar bile olmaması verilebilir.
4-"Kendine yabancılaşma" konusu da kitabın yan temalarından birisi. Kazancı ailesinin farklı bireyleri arasındaki uçurum, aralarındaki çatışmalar, kahramanlardan Mustafa'nın Amerika'ya göç ettikten sonra Türkiye ile ilgili hiç bir şeyle ilgilenmemesi, kendi anadilini 20 yıl boyunca hiç kullanmaması, Amerika'daki Türklerden ve Türk kuruluşlardan sürekli uzak durması gibi.
Evet,kitabın bazı yerlerinde Türklerin güya işledikleri bu katliamdan dolayı sürekli özür dilemeleri gerektiği Ermeni kahramanlarından ağzından dile getiriliyor, ancak bunun yanında Türk kahramanların da gerçekleri bir türlü doğru dürüst ifade edemedikleri gösteriliyor. Bu haliyle, kahramanların arasında geçen ilgili konuşmalar bu günkü siyasi durumu hiç mi yansıtmıyor?
Sonuç olarak; bir konuda eleştiri getirmek istiyorum: Kitabın sonunda, iki aile arasında kurulan kan bağı ve bu tesadüf oldukça abartılı.