Oncelikle, kitabi ana dilinden okudugum icin cevirisi hakkinda yorum yapamayacagim fakat kitabin icerigini degerlendirebilirim. Oncelikle, yorumlardan birinde kitabin vakit kaybi olarak degerlendirilmesi cok yanlis ve cahilce bir degerlendirme olmus; bunu söylemeden gecemeyecegim. "Ana karakterin sacma sapan dünyasi ve sisko kizi" gibi son derece edebi bir yorumunu okuma firsatini bize bahseden degerli okurumuza tesekkür ederek, kitap hakkinda söyleyeceklerimize gelelim:
Oncelikle, kitap 2003 Nobel ödülü sahibi Coetzee`ya ait. Apartheid sonrasi, Güney Afrika`da yasayan farkli ten renklerine sahip insanlarin güncel iliskilerini tarihin bu iliskilerin üzerine düsürdügü gölge ile birlikte muhtesem bir sekilde harmanlayarak yorumlamis. Eserde, Lucy`nin basina gelen kötü olay sonrasinda tepkisiz kalmayi secip, tepkisizligini tarihin, mensubu oldugu irkin sirtina yükledigi bir borcun kendi payina düsen kismini ödemek olarak nitelendirmesi cok enteresan bir noktaydi. Kitapta ten renklerini betimleyici hicbir kisim olmamasina karsin, bahsi gecen kisinin siyah veya beyaz ten rengine sahip oldugunu hissedebilmemiz, yazarin üslubunun ne kadar güclü oldugunu bize gösteriyor. Kitapta ayni zamanda bircok metafor kullanildigi kanaatindeyim, sayet bu metaforlarin hikayenin gelisimine katkisi yadsinamaz. Köpeklerin önemli bir metafor oldugu apacik ortada ama kitabi okumamis kisiler icin, bu metaforu aciklamamayi yegliyorum. Kitapta, bir üniversitede hoca olan David Lurie`nin agzindan Lord Byron`a yapilan göndermeler ve bu sair hakkindaki bölümler, Byron`in sanatina asina olanlar icin hos olabilecek bir ayrintiydi.
Kitapta temayi, yani yazara göre "biz ve onlar" olarak nitelendirilen irklar arasindaki cekisme, David`in bir sözüyle özetleniveriyor. "Biz, batililar."
Okumanizi siddetle tavsiye ederim, umarim ceviri de iyi olmustur.