E-Dergi

Amerikan rüyasının aslında bir kabus olduğunu anlatan kitap. Az çok dönemin sorunlarına da değinerek karakterlerimizin hayatını okuyoruz ve ben çok beğendim. Bence okumalısınız. Kalınlığı gözünüzü korkutmasın.

Kitap biraz klişelerle dolu ama yine de aşırı sürükleyici. Büyüler, cadılar bu tarz fantastik kitaplar seviyorsanız kaçırmayın derim.

Şaka maka "üff yine mi kurgu" gözüyle bakan insanlara iki çift lafım var. İstediği kadar kurgu olsun her kitap bir şeyler öğretiyor insana.
August evde eğitim görmüş beşinci sınıfa başlamak üzere olan bir çocuk. Ama bir sorunu var doğuştan çirkin. Ama çirkin olan o mu diye sorguluyorsunuz. Ve ne kadar çocukta olsalar özellikle çocuk oldukları için insanların ne kadar acımasız olabileceklerini görüyorsunuz.İnsanları kusurlarıyla sevmeyi öğreneceksiniz çünkü kitap sadece kusurlu bir çocuğun ağzından anlatılmıyor onu seven insanların neden sevdiğini görebilmeniz için bir sürü kişinin ağzından anlatılıyor.
Beni en çok etkileyen Justin'in bakış açısındaki son paragraf.
Evren en kırılgan oluşumlarını, bizim göremediğimiz yollardan gözetiyor. Seni gözü kapalı seven bir aile, sadece insan olduğu için suçluluk duyan bir abla, senin uğruna arkadaşları tarafından terk edilen boğuk sesli küçük bir çocuk, hatta fotoğrafını cüzdanında taşıyan pembe saçlı bir kız gibi.
Mutlaka okuyun.

Ne kitap sonuydu ama!Gone Girl'e benzetildiğini bir arkadaşım söylemişti. Kitap sonu için belki diyebilirim ama Gone Girl'de kadın adeta bir dahiydi plan üstüne plan yapmıştı burada ise sadece ters giden bir plan var bu yüzden çokta benzetemedim açıkçası. İyi kitap, polisiye sevenler için özellikle. Kitap öncesi ve sonrası şeklinde anlatılıyor ve bu merak duygusunu tavana taşıyor. Öncesi Mia'nın annesi Eve, Dedektif ve Mia'yı kaçıran Colin'in (Yoksa Owen mı demeliyim?) ağzından anlatılıyor. Sonrası Dedektif ve Eve tarafından.
Konumuz ise şu Mia Dennet kaçırılıyor aylar sonra bir kulübede bulunuyor hiçbir şey hatırlamıyor ama adının Chloe olduğunu düşünüyor. Sonrası kitap işte