E-Dergi

Bozkurtların Ölümü Nihal Atsız’ın en bilinen romanıdır ve tarihi roman alanında bence en iyi çalışmalardan biridir. Ruh Adam ise Nihal Atsız'ın en iyi romanı denebilir. Türk edebiyatının psikolojik roman türündeki en iyi örneklerindendir. Çok iyi bir kurgu, psikolojik tahliller, kuvvetli karakterlerle, mitolojik göndermelerle güçlü bir anlatımı vardır. Eser çok eski bir Türk masalı, efsanesiyle başlıyor ve o efsane günümüze kadar süren bir hikâyenin içinde Selim Pusat’ın geçmişini, bu gününü ve geleceğini anlatıyor.
Son duruşma sahnesi hariç kitap çok iyi belki duruşma sahnesi biraz daha farklı kurgulanabilirdi. Kesinlikle okunması gereken bir eser.

Tarihi roman tarifini yapmak için bu kitabın okunmasını tavsiye etmekten daha doğru bir iş olmaz. Sürükleyici bir anlatım, kusursuz bir dil ve tarihin buluştuğu satırlar. Okurken bırakamıyorsunuz ve nasıl bittiğini anlayamıyorsunuz bile. Bu kitabı okumak milli şuur kavramının yerleşmesi için gerekli. Japonya'da her ilkokul öğrencisini atom bombalarının atıldığı yerlere götürerek "atalarınızın yaşadıklarını görün" derler. Bu o çocukların gelecekte milli şuurlarının oluşması için çok büyük etki yapar ve şu an bulundukları durum ortadadır. Bizim tarihimizde bu tür hadiselerle dolu. Anlatmayı bildiğimizi sürece, işte bu kitap bu anlatımın nasıl olacağının kusursuz göstermesi acısında çok önemli.

Okumadan önce hakkında biraz araştırma yapmıştım. En çok konuşulan, en çok okunan ve en çok tartışılan aşk romanlarından biri Kamelyalı Kadın... Belki de bu yüzden biraz çekmişti beni, okuduğum zaman en çokların nedenlerini daha iyi anlayabildim. Duyguların çok güzel aktarıldığı satırlar, güçlü cümle yapıları ve en önemlisi çarpıcı bir konunun içtenlikle anlatımı... ama deyip tartışmaların nedenlerini görmek lazım. Romanın kahramanı direk yazar yerinde, anlatıcı rolünde olması ve bazen direk okuyucu ile konuşması bence çok basit durmuş. Yer yer direk günlüğe yazdığımız havayı hissediyor insan, anlatıcıyı beğenmedim. Hatta kitabı elimden bir kaç kez bıraktıracak kadar neden sorusunu sordurdu bana. Bu tarz, roman türünün ilk çalışmalarında yer almış bu nedenle okurken biraz da bunu düşünmek lazım.
Her şekilde okunması gereken bir eser.

Okuduğum en iyi aşk romanlardan biri. Dünya edebiyatında da alanında en iyiler arasında gösterilen bir roman. Yazar duygusal yönden çok güzel, ince noktaları yakalamış ve sunmuş. Romanın en çarpıcı yanı Felix'in mektubu, bir kaç kez okunacak bir bölüm. Herkesin okumasını tavsiye ederim.

Budala roman kahramanın kişiliği nedeni ile çok konuşmuş bir romandır. Gerçekten de roman bittiğinde böyle bir insan olabilir mi sorusunu soruyorsunuz kendinize. Çok mu zeki yoksa gerçekten göründüğü kadar saf mı? Dostoyevski'nin kalın hacimli eserlerinde olduğu gibi bir ana olay ve bir kaç yan olay kurgusu var. Ana olay akıcı ve romanı sürüklüyor. Özellikle ilk 200 sayfanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. Çok etkileyici bir üslup ile bağlıyor kendine. Sonra roman biraz ağırlaşıyor ve bu ağırlık son 100 sayfaya kadar devam ediyor. Son bölümde giriş gibi sürükleyici. Lakin daha iyi bir final bekliyordum. Final biraz sönük kalmış. Kesinlikle okunması gereken bir eser özellikle karakter çözümlemeleri açısından.