Toplam yorum: 3.075.924
Bu ayki yorum: 2.800

E-Dergi

hakanoksuz Tarafından Yapılan Yorumlar

11.07.2011

Daha önce bir kaç İlber Ortaylı kitabı okumuş ve memnun kalmamıştım. Kitabın başlıkları ilgimi çektiği için aldım ve bir kez daha aynı hisleri yaşıyorum. Çok yüzeysel bir kitap. Bilgi namına bir şey bulmak cidden zor. Sanki oturup bir hafta sonu yazılmış kısa notlarda ibaret. Kitap için zahmet harcanmadığı çok belirgin. Her hangi bir gazetenin köşe yazısında benzer bilgiler bulabilirsiniz. Sanırım satmak için popüler bir birkaç konu seçip yüzeysel anlatmak ekonomik acından daha karlı. Bilgi namına yeni bir şeyler bekleyenler bence boşuna emek harcamasın.
07.11.2010

İlgi çekici bir konusu ve eski Türk yaşayışı hakkında doyurucu bilgileri olan bir kitap. Lakin okurken keşke bu kadar kötü bir anlatımla yazılmasaydı dedim. Birçok kez bırakacak gibi oldum ama sabrettim diyebilirim. Kötüden öte cümleler var.
Devrik cümle günümüzde çok tartışılan bir konu durumunda; nerede, ne kadar kullanılmalı… Açıkçası benim de bazen kullandığım, bazı anlatımlarda iyi durduğuna da inandığım devrik cümleye karşı düşüncen bu kitaptan sonra menfileşti. Anlamı bu kadar kesintiye uğratabileceğini düşünmemiştim. Cümle tam bitti diyorum ardına bir özne, bir zamir, bir nesne sokuşturmuş. Birçok kelimeyi bu yüzden okumadım ya da okuyamadım. İşin ilginci o yüklemden sonra sokuşturulan kelimelerin çoğu gereksiz. Yani olmasa anlamda en ufak bir kayıp olmuyor. 420 sayfalık kitaptan bu gereksiz kelimeleri atsan kitabı 350 sayfaya sığdırabilirsin. Ve günümüz internet dünyasına kullandığımız “çoook, pıııt pııt” gibi kullanımları görmek beni büyük hayal kırıklığına uğrattı. Galiba yazı dilimiz de çağın bu kirli savaşına yenilmiş. Böyle yazılmış bir kitap bu kadar popüler olduğuna göre…
Popüler kitaplara kaşı hep bir önyargım olmuştur. Bu durum bir kez daha teyit edildi. Keşke bu konu başka bir dilde anlatılsaydı. Türkçe acısından çok kötü bir kitap.
28.12.2009

Muhammet Esed’in kaleme aldığı “Mekke’ye Giden Yol” bir hatırat. Bana tavsiye edildiğinde bir İslami siyasi doktirin örneği görmeyi umuyordum. Hatıratları çok sevmeyen biri olarak okumanın bana çok şey kattığını söyleyemeyeceğim. Evet anlatım tekniği güzel, – çevriside bir o kadar kötü, İnsan Yayınlarında yer alan editörler en azından özne yüklem uyumuna dikkat edebilirmiş – dili iyi ve Arap yarımadasının doğası ve tarihi hakkında bilgiler veriyor ama beni fikirsel manada doyurduğunu söyleyemem.

Her halde en büyük itirazım kitabın her yayına yayılmış Arap hayranlığı ve Müslüman olmayı Araplaşma sayan düşüncenin kendini çok belli etmesi. Hep söylemişimdir; Cat Stevens Müslüman olup Yusuf İslam ismini aldığında, dünyanın gözündeki imaj Müslüman olmaktan çok Araplaştığıydı. Giyinişinden, şekline her şeyi ile Araplaşmıştı. Eğer normal tarzına yakın bir yerde bunu yapsaydı, dünya Müslümanlığına katkısı daha büyük olurdu. Kitapta da bu dokuyu görmek mümkün. Her ne kadar yazar geri kalmışlığı Arap yarım adasındaki softalara bağlamışsa da, hatta geri kalmışlığın nedenlerine çok güzel vurgular yapsa da, bu kitabın havası içinde eriyip gidiyor. Tarihsel konuda ve bir kaç tarikat hakkında daha önce duymadığım bilgiler alıyor olmak kazanç diyebilirim. Ama Türkiye’nin kuruluş devrimlerine düşmanlığı ve bu konuda atıflarına baktıkça ve bugünkü Müslüman dünyasını gördükçe yapılan şeyin ne kadar yerinde olduğunu görebiliyor insan. Kitaptan onun anlatmadığı bir şeyi çıkarmış olmak da ikinci kazancım diyebilirim...
10.12.2009

Romandan uyarlama sinemaları hep merak etmişimdir. Genelde önce romanı okur ve sonra sinemasını seyrederim. Bülbülü Öldürmek filmini izlemeden önce gelenek olarak kitabını aldım. Hakkında çok methiye okumuştum. Pulitzer Ödülü alan birçok eleştirmeden önemli övgüler alan bir kitap. Ama kısmına sonra gelmek üzere kitaba değinmek lazım…

Küçük bir kızın ağzından anlatılan birinci tekil şahıs romanı. Anlatıcının birinci tekil şahıs olduğu romanlar bence zorlu romanlardır. Çünkü kahramanı her olayı okuyucuya aktarabilmek için her sahneye bir şekilde sokmak gerekiyor. Hele bu 7 yaşında bir çocuk olunca. Olaylara sokuşta başarısız diyemem ama 7 yaşında çocuğun gözünden aktardığı hikâyeler bazen komik kaçmış. O yaşta kıza yüklenen boyundan büyük bilgelik ve bir satır sonra o bilgeliğe yakışmayan çocukça satırları… Kesinlikle belirtmeliyim o kadar övgüyü ve Pulitzer’i hak ettiğini düşünmüyorum. Belki şöyle açıklamak lazım. Amerika’nın o dönemindeki en önemli toplumsal sorunun bir çocuk gözünden aktarılması açısından çekici gelmiş olmalı. Siyah beyaz ayrımı ve Amerikan toplumunun bu ayıbı böyle küçük şeylerde kapatacaklarını düşünmelerinden kaynaklanan bir ödüllendirme olması bence kuvvetle muhtemel. Çünkü anlatım açısından çok kaliteli demek zor.

Şunu da belirtmek lazım Atticus karakteri çok beğendim, güçlü bir karakter olmuş ve belkide bütün bu olumsuz eleştirileri biraz hafifletecek romanın isminin son sahnede hikâye ile muhteşem bütünleşmesi övgüye değer. Kesinlikle filmi daha başarılı diyebilirim.
13.09.2007

Kitaba başlayınca şaşırıyor insan, bir insanın kin kusması gibi. Bir olayı yakalamaya çalışanlar boşuna uğraşır, çünkü sadece döküyor...

İkinci bölümde bir hikayenin üstüne oturmasına rağman alışılmış giriş gelişme sonuç öykülerinden biri asla değil. Bir sonuç var ama o da sadece bir insan kendine inanılmaz gerçek bakmasından ibaret. Hataları ve çirkinlikleri madolyon diye takan bir insanın samimi dökümü.