E-Dergi

Yarattığı karakterler üzerinden duyguları çok güzel işlediğini düşündüğüm yazarın bu romanını severek okudum. Toplum yargılarını ve toplumun acımasızlığını farklı bir tarzda işleyen yazar insanı düşünmeye sevk ederken sorgulatıyor. Olayları anlatırken biraz abartılı bulduğum kitapta karakterlerin psikolojik çözümlemelerini çok başarılı buldum. Ustalık ve ince bir zeka ile yazılan romanı zevkle okuyabilirsiniz.

Vedat Türkali'nin okuduğum ilk kitabıydı ve iyi ki bu usta yazarla tanışmışım dedim. Sayfa sayısının fazla olmasına bakmayın. Nasıl bittiğini anlamıyorsunuz. Kitapta beni etkileyen taraf yazarın güçlü kalemi oldu. Yazar bir çok karakteri iç sesleriyle konuşturmuş ve buda kitaba inanılmaz güzel bir tarz katmış. Sanki o kitabı okumuyorsunuz da, o kişinin ruh haline bürünüyorsunuz. Böyle olduğu içinde çok kızmanız gereken bir karaktere bile kızamıyorsunuz. Eğer bir roman okumak istiyorsanız ve bu romanda biraz psikoloji, biraz aşk, biraz siyaset, biraz gerilim, bolca da edebiyat olsun diyorsanız buyurun bu adam gibi romanı okuyun.

Murat Bardakçı'nın kaleminden çıkan Safiye'nin hayatını konu alan kitabı okurken bildiğiniz veya bilmediğiniz bir çok tarihi olaya belgeleriyle şahitlik edeceksiniz. "-Öksüzün hiç anısı olmaz. Ben öksüzüm- diyen Safiye'nin ne çok anısı varmış meğer. Akıcı bir dille okuyucusunu sıkmadan yazan, tarihin sayfalarında gezdiren yazarı kutluyorum.

"Gün Olur Asra Bedel" kitabının içinde yer alan fakat bazı çekincelerle kitaptan çıkartılan bu 80-100 sayfalık bölümü içeren bu kısım mutlaka okunmalı

Zamanına göre gayet güzel yazılmış bir kitap olmanısının yanında geçerliliğini günümüzde daha çok koruduğunu düşündüğüm bir yapıt. İnsan görünümlü üç kağıtçılar, sözde din adamları, tarikat mensupları, soylular, soysuzlar, krallar ve sultanlara Candide aracılığıyla göndermeler yapan Voltaire'nin bu kitabı tekrar tekrar okunacak türden desem abarmış olmam.