E-Dergi

Üstün Dökmen’in anlatımı her zamanki gibi sade ve anlaşılır. Kitap , yaşantımızdan ve çevremizden bilip de sanki farkında olmadığımız olguları hoş bir şekilde örneklerle anlatıyor.
İnsanın korunaklarını vücuttaki korunak olan deriden başlayarak, içinde yaşadağımız evlere kadar işlemiş. İnsanların yaşadıkları bölgelere ait özelliklerin, geleneklerin onların yaşam tarzlarına, mimarilerine, müziklerine ve diğer parçalarına nasıl etkiler yaptığını güzel bir dille anlatmış.
Zevkle okunacak bir kitap.

Kitapta Silivri’deki mahkemelerin seyri, iddianamelerdeki uyuşmazlık ve çelişkiler ve Silivri sanıklarının hapishanedeki yaşam şartları anlatılmış. Mustafa Balbay saedece kendinden değil, Ergenekon davasından yargılanan birçok kişiden de bahsetmiş kitapta.
Özellikle Mustafa Balbay’ın bilgisayarının kendisine bir kopya verilmeden alınması ve daha sonra bilgisayara birçok dosyanın yüklenmesi, ( yazar bunları dosya adı ve yükleme zamanları ile listelemiş, aynı tarihte, aynı saniyede oluşturulmuş dosyalar var) çok dikkate değer. Bir diğer konu da ,basında sürekli tutukluların hastalık nedeniyle hastanelerde olduğu gösterilirken, rahatsızlığı olanların rapor almak için çektikleri sıkıntılar. Konu güncel ve bir çırpıda okunabilcek bir kitap.

Resmi tarih ve kilisenin anlattığı İsa ile , gerçek İsa’nın yaşam hikayelerinin farklı olduğunu işleyen bir kitap. Konu ilginç kitabın bazı bölümleri sürükleyici ama bazı bölümler çok sıkıcı. Ölü deniz parşömenlerinin bulunuşu, içerikleri vb. konular ile kilisenin gücü elinde tutmak için, İsa’nın kilise öğretisi doğrultunda bir yaşantısı olduğunu dayatması, konularını anlatılmış .Eski Roma ve Mısır’daki hayattan örnekler vermiş.Konuya ilgi duyanlar okuyabilir.

Serinin ilk kitabı “Açlık Oyunları’’ çok sürükleyici idi bir çırpıda bitti. 2. kitap olan “Ateşi Yakalamak” ilk kitap kadar kadar heyecan verici değil. Önceki yılların açlık oyunları galiplerini bir araya getiren bir yarışma düzenlenmesi, oyunlarda birbirine rakip olan kişilerin 3’erli 4’erli gruplar halinde gizli ittifaklar kurmaları, var olan 12 mıntıkaya ilaveten 13 mıntıkanın var olması ihtimali ve mımtıkaların birleşerek baş kaldırma eğilimine girmeleri konuları işlenmiş. Ancak yazar bu kitapta olayları ağırdan alıp sayfaları doldurarak işi serinin son kitabı olan 3. kitaba bırakmış gibi. 2. kitap vasat da olsa 3.cü’yü alıp okuyacağım.

Roman zengin prens Nehludov ile fakir kız Katya’nın aşkını anlatırken, 1800’lü yılların Rusyasın’da zenginlerin ve bürokraside önemli yerlerde bulunanların hak, hukuk, adelete önem vermeden halkı nasıl ezdiğini vurguluyor. Prens başta diğer zenginler gibi bir hayat yaşarken, toplumdaki haksızlıkları görüp sorgulamaya başlayarak sosyal adaleti ve ezilen halkı savunan biri oluyor. Roman Hz İsa’nın iyilik, doğruluk, hoşgörü içerikli tavsiyeleri ile bitiyor .Tek eksi yönü kitapta çok sayıda harf hataları var.