E-Dergi

açıkçası bu kitabı ben pek beğenmedim.fantastik öğelerle dolu olması kitabın otoritelerce övülen bir yanı ancak ben ne bu fantastiklikleri ne de saçmalamaların olmadığı bölümlerdeki anlatıyı edebi buldum.bir bütünlük,akıcılık yok.bir olay anlatımı değil de sanki her bölümde,her sayfada farklı,birbiriyle tamamen alakasız şeyler anlatılıyor gibi ve bu anlatılanların romanın ilerleyen bölümlerinde anlatılan olay ve olaylarla hiçbir bağı yok.bunlara ek olarak çeviri de bana biraz zayıf geldi.sonuç olarak bence okunması zaman kaybı olarak nitelendirilebilecek bir eser.

Kitabın içinde,okurken altını çizeceğiniz birçok yerden biri:"Göstereceğiz size dünyanın dörtten fazla bucağı olduğunu..."
Bunu bilmeyenlerin,belki de "Tutunanlar"ın anlayamayacağı bir kitap.Bitirdikten sonra,sadece sizin hissetiğinizi sandığınız "şey"i,daha açık,daha net,daha yüksek sesle ve sizin asla itiraf edemediğiniz,edemeyeceğiniz kadar acımasızca söylediğini anlıyor,sarsılıyorsunuz,gerçekten sarsıyor bu kitap,bu hikaye.öyle sarsılıyorsunuz ki sanki anlatılanları görmüşsünüz,yaşanılanlar bir bir gözünüzün önünde olmuş gibi...

dostoyevski'nin her bir kitabını okuduğumda onun dünyanın gelmiş geçmiş en iyi yazarı olduğuna bir kez daha inanıyorum.beyaz geceler de bana bu duyguyu en çok hissettiren eserlerinden.
beyaz gecelerde;sevgi yoksunu olan bir adamın,hiç hesapta yokken bulduğu sevgiyle değişen yaşamı,bunun karşısında da aşkını arayan saf bir kızın,hiç tereddüt etmeden en sonunda yine gerçek aşkına koşuşu okura hissettirilebilecek en üst seviyede hissettiriliyor.dostoyevski'nin tüm yapıtlarındaki karakterler ve olaylarda olduğu gibi,bu kitapta da inanılmaz bir şekilde içimizden,kendimizi bulduğumuz karakter ve olaylar sergileniyor.ve ben her dostoyevski okuduğumda içimden geçirmeden edemiyorum,bu adam edebiyatçı değil de psikolog olsaydı,şu an psikolojide çözümlenemeyen hiçbir şey olmazdı diye.

andre gide'nin bilinen eserlerinin aksine düşünceden çok bilimsel verilerin temel alındığı ve eşcinsellik kavramının bu bilimsel bilgi ve veriler ışığında andre gide'ce açıklanmaya çalışıldığı bir kitap.bir düşünce,felsefe kitabından çok bir biyoloji kitabı gibi.eşcinsellik düşüncesini savunmak için çoğunlukla biyolojik açıdan yaklaşmış yazar.ve bu biyolojik bilgileri aldığı bilim adamı ve eserlerinin adı çok sık bir şekilde geçiyor kitapta.bahsedilenleri tam anlamıyla anlamak için hem akademik anlamda bir bilgi düzeyinde olmak hem de kitapta adı geçen yazar ve eserleri biliyor olmak gerekiyor.

Hitap edilen bu küçük adam kitabın bazı bölümlerinde siz oluyorsunuz,bazı yerlerinde bir başkaları.Ama bahsedilern her insanın hayatın ta içinden kopup geldiğini,bu insan giblerini tanıyıp,bildiğinizi görüyorsunuz.Dünyanın tam ve her anlamıyla özgür olmasını;her bireyin hayatının,kendi değer yargılarına göre değerlendirilebileceğini,çünkü herkesin beyninin,dolayısıyla düşüncelerinin farklı olduğunu söylüyor yazar.İnsan savunduğu fikir uğruna karşılaşacağı tüm güçlükleri göğüsleme cesaretini kendinde bulmalıdır,sonucu her ne olursa olsun diyor.Bu çıkarımlar karakterli,gerçekten insan gibi bir yaşam için kitaptan fışkıranlardan bazıları.Eğer gerçekten insan gibi bir yaşam sürmekse amaç,bu kitap size gerçekten yardımcı olacaktır.