Toplam yorum: 3.075.924
Bu ayki yorum: 2.800

E-Dergi

Ali Riza Malkoç

Ali Rıza Malkoç 1965 yılında Samsun’da doğdu. Türküler Bizi Söyler 1 (2004), Türküler Bizi Söyler 2 (2005), Duygular Dillensin Diye (2006) adlı hece şiir kitabını yayınladı. Yaşam Merdiveni adlı Toplum ve Düşünce serisinden ilk kitabı Temmuz 2018 tarihinde, Yaşam Donanımları adlı Toplum ve düşünce serisinden ikinci kitabı Ağustos 2018 tarihinde, En Güzele Yürümek adlı Toplum ve Düşünce serisinden üçüncü kitabı Şubat 2019 tarihinde Hukuk Aşkı adlı dördüncü kitabı Haziran 2019 tarihinde, Güzergâh Arayışı adlı beşinci kitabı Şubat 2020 tarihinde yayınlandı. Kitap İnceleme Yazıları adlı altıncı kitabı Mart 2020 tarihinde, Nostalji Harmanı adlı yedinci kitabı, Nisan 2020 tarihinde yayınlandı. Organize Toplum adlı sekizinci kitabı, Mayıs 2020 tarihinde yayınlandı. Anadolu Ortak Aşk Medeniyeti adlı kitabı, Eylül 2020 tarihinde yayınlandı.

Ali Rıza MALKOÇ Tarafından Yapılan Yorumlar

Distopik, bilim kurgu eserleri çok fazla ilgimi çekmese de; tasarım, gözlem, inovasyon ve muhakeme yeteneğimi geliştirmek için zaman zaman okuduğum oluyor.

İçerisinde bulunduğumuz zaman diliminden memnun değilsek, özlem duyduğumuz geçmişe de dönemeyeceğimize göre, geriye geleceği planlamak kalıyor. Bu uğurda, zekânın sınırlarını zorlayan her yaklaşım, her eser dikkate almaya değerdir.

Bu eser de bizi sıra dışı bir maceranın peşinden sürüklüyor. Duygu ve düşüncelerini doyurmak için zaten insan değişime ihtiyaç hisseder. Kurgunun konusu; kitap okumaya teşvik ve kitap düşmanlarına karşı kararlı bir tavır içinde olması dikkat çekici. Kurgunun vermek istediği mesajı, yalnızca buna indirgemek yanıltıcı olur elbette. “Kızım sana söylüyorum, gelinim sen de işit” türünde, tüm özgürlük, demokrasi ve insanlık dışı yaklaşımlara karşı bir tez oluşturulmuş.

Kitabın adı Fahrenheit 451; kâğıdın kaç derecelik ısıda yandığı bilgisinden üretilmiş.

Kitabı yakmaya yeltenenler, buna ihtiyaç hissedenler; topluma verebilecek bir mesajı olmayan, fikir üretemeyen, mantıksal bir yaşam algoritması olmayan kişiler olarak tanımlanabilir.

Bunlar toplumda karşımıza; despot, bencil, cahil, kaba, kıskanç, doyumsuz, hazımsız, uyumsuz, kişiliksiz, istikrarsız, mantıksız tipler olarak çıkarlar.

Kitaplardaki fikre tahammülü olmayıp yakabilenler, onu üreten bir beyni, yüreği de acımasızca yakabilirler. Hatta yaşadığı mekânı bile ateşe verebilirler. Şairlik, yazarlık ve sanatkârlık; olumsuz olaylardan esinlenerek, güzelliklerden beslenerek, kalıcı bir eser yaratmaktır. Yazar eserinde, bu yolun hakkını fazlasıyla vermiş görünüyor.

İtfaiyenin görevi yangın söndürmek iken, despotik siyasi irade tarafından kitapları yakmakla görevlendirilmesi gibi hazin bir kurgu ile karşı karşıyayız. Evde emniyet ve güvenlik için bulundurduğumuz, yangın söndürme tüpünün, patlayarak yangın çıkarması gibi trajikomik bir durum bu.

Bilim, kültür, sanat ve düşünceyi değil hayatın içine katmak, kâğıt üzerinde bile sessizce durmasına tahammülü olmayan bir zihniyetin, eylemsel kodları ifşa edilmiştir.

Olumsuzlukları gözlemleyip, daha adil, etik, estetik, kabul edilebilir yaklaşımlara yönelmek için; eğitici ve öğretici bir kitap.

Verimli okumalar dilerim.
20.03.2021

13. Baskısını yapmış, bez ciltli, kalın kapaklı, cep boy, 84 sayfalık 13₺'ye satılan muhteşem bir eser.

Seneca'nın eserlerinde adı çokca geçince ilgi duydum ve aldım. Epiktetos'un diğer eserlerini de okuyacağım.

Cebinizde taşıyabileceğiniz, bir günde rahatlıkla okuyabileceğiniz bir eser olduğunu belirteyim.

Bir dostunuza iyilik yapmak istiyorsanız, etkili bir armağan seçeneği.

İçsel sorgu; iyi bir gözlem ve sosyal donanımla tutarlı olabilir. Toplumsal nezaket ve içsel huzura da sağduyulu, mantıklı kararlarla ulaşabiliriz.

Geçmişimiz, ânımız ve geleceğimizi anlamlandıran; hayal, niyet, söylem ve eylemlerimiz, aidiyet ve konumumuzu belirleyecektir.

İşte bu kitap, nadasa bırakmak zorunda kaldığımız beklenti ve hayallerimize verimli bir alt yapı sunmaktadır.

Okuyanların kaybedeceği, yalnızca parazitli duygu ve düşünceler olacaktır.

İyi okumalar

Samsun, 20.03.2021

Ali Rıza Malkoç

15.02.2021

Bilimi, yolu, yöntemi ve metodolojiyi insani duyarlılığından şüphe ederim.
İyi bir psikolog, bireysel davranış sorunlarını tedavi etmeye adamıştır kendini, mesleğinin hakkını veren bir sosyolog; mevcut ve oluşabilecek toplumsal sorunları gözlemleyerek çözüm yöntemleri geliştirir., rüyasının bile yarısı mesleğini konu edinir belki de. İyi bir hukukçu; “daha adil bir evren nasıl inşa edilir, hak ve özgürlükleri nasıl güvence altına alabiliriz” idealinin peşindedir.
Bu kitabın yazarı, genç bir akademisyen, psikolog. Kötülüğün köklerine inmeye çalışmış. İnsanları değil de davranışları “kötü” olarak nitelemeyi tercih ediyor., “kötü” ile empati kurarak, “buraya nereden, niçin ve nasıl geldiğini” geniş bir araştırma yöntemiyle çözümlemeye çalışıyor.
“Kahrolsun kötülük” kolaycılığına, toptancılığına başvurmamış.
Bundan dolayıdır ki; “iyi ki bilimler var, bilim insanları var, bilimsel yöntemler ve birikimler var” diyoruz.
Paulo Coelho’nun 213 sayfalık, “Veronika Ölmek İstiyor” adlı romanı; sosyolojik ve psikolojik gerçekler içeriyor. Anlatım tekniği akıcı, çeviri dilinin ise anlaşılır olduğunu öncelikle belirtmeliyim.
Evreni tanıma, yaşamı anlamlandırma, bireysel tatmin ve güvenlik/mutluluk/huzur arayışları insanı bazen coşkuya bazen de karamsarlığa sürükleyebilmektedir. Bilim, inanç, felsefe ve evrensel gerçeklikle barışık bir yaşam modeli oluşturmakta zorlanıyoruz.
Roman; arayışlarından, edindiklerinden tatmin olmayan, genç bir kız Veronika’nın intihara teşebbüsü ve devamında gerçekleşen olayları konu edinmektedir. İntihar teşebbüsü bir yılgınlık, çaresizlik, teslimiyet, kaçış, küskünlük, vazgeçme ve benzeri negatif nitelemeleri bünyesinde barındıran, bir karar ve davranış bozukluğudur. İntihara teşebbüs eden kişiler deli değildirler. Deliler, böyle bir plan ve kurguyu gerçekleştiremezler.
Maddi anlamda hatta duygu planında çok şeye sahip olmak; mutluluk denkleminin tek şartı değildir.
Seveni de, maddi zenginliği de ihtiyacından çok çok fazla olan kişilerin bile intihara yeltendiğini gözlemlemekteyiz. Hele şair, düşünür, yazar ve sanatçılardan intiharı tercih edenleri anlamakta zorlanıyoruz. Bir noksanlık, bir boşluk, bir eksiklik, bir negatiflik var ama bunun ne olduğunu açıklayıp, hissettirmediklerinden, yalnızca yorum ve tahmin yoluyla değerlendirmeye çalışıyoruz.
Kendi içsel dünyasını en azından bir kısmını çevresine açabilen, duygusal iletişim kurabilen, soran, sorgulayan, dayanışmaya açık, pozitif alternatifler üretebilenler; doğal yaşamla barışık, olağan bir yapıya sahiptirler. İçsel bütünlüğümüzü oluşturan değerleri; genel anlamda genetik ve çevresel etkiler şekillendirse de zihinsel anlamda nelerle beslendiğimiz; bilinç ve irademizin direksiyonunda olacaktır.
Bedensel ve ruhsal planda sağlıklı bireyler, ideal toplum modelinin sağlam temelini kuracaktır.
Olumsuzlukları gözlemlemeden, çözüm ve öneri reçetesi yazmak; mantıksız, tutarsız, geçersiz bir yaklaşım olur. Bu kitap bizlere bu alanda yaşanan sorunlar ve çözümleri açısından, dikkate değer bir kesit sunuyor.

30.01.2021

Seneca, M.S. 65 yılında dünyalık yaşamdan ayrılmış, bilge bir şahsiyettir.

Ahlak mektupları kitabından, beklediğimden çok çok fazlasını buldum diyebilirim. Ahlak, adalet, verimli ve mutlu bir yaşam tarifini, hiçbir düşünürden bu kadar içten ve akıcı okumamıştım.

İki bin yıl önce yazılmış bir eseri, terazinin bir kefesine koyun, diğer kefesine de günlük gözlemlerinizi. Sonuç herkesi şaşırtacaktır.

Bilgeliğin ve ruh zenginliğinin doruklarında dolaşan Lucius Annaeus Seneca öğretilerinden alacağımız çok ders var.

.

Teneke sesi ile hayata gözünü açanlar;

teneke içinde sunulan sus payı menfaatle,

yaşam ufkunu; tenekeci, gürültücüler kadar dar/kısır tutmak zorundadırlar.

Oysaki, bilgeliğin gürültüye ve çıkarcılığa ihtiyacı yoktur. Çıkacağı gökyüzü merdiveni, ineceği gizli bir mağara yoktur.

Olması gereken düzey ve kıvamda, hayatın anlam arayışını sürdürür durur.
Samsun, 30 Ocak 2021
Ali Rıza Malkoç