E-Dergi

Bir tarihi romandan beklentim tamamen tarihi olaylara veya akışa sadık olması elbette değil. Fakat konu alınan dönemin bağlamından kopulmaması çok önemli. Konu edilen yılların ruhuna uymak, kurgunun geçtiği zamanın koşullarında olabilecek/olamayacak olayları iyi değerlendirmek bir diğer deyişle... Örneğin, milli devletin tarihsel olarak çok uzaklarda olduğu bir dönemde milliyetçilik fikirleri; zamanın tarihsel ve doğrusal algılanmadığı bir dönemde değişim ve dönüşüm düşüncesi; monarşilerin hüküm sürdüğü bir dönemde halkın yönetime katılması ve halk egemenliği anlayışı gibi anakronizm yaratan durumlar olmamalı. Maalesef tarihi roman yazmanın zorlu yolunda "Zafer Vaat Etmeyen Topraklar" bu tuzaklara düşüyor.

Özellikle ekonomik ve toplumsal çerçeveden Avrupa merkezli modern tarihi genel olarak anlamak ve öğrenmek için değerlendirilebilecek bir kitap.

Ünlü Ortaçağ tarihçisi Jacques le Goff, bu özlü kitabında Ortaçağ ile kimi tarihçilerin bugüne kadar Rönesans diye adlandırdığı dönemle ileri ve geri yanlarıyla devamlılıkları olduğunu, büyük bir kopuşun yaşanmadığını ortaya koymaya çalışıyor. Üretim ilişkilerinden dini otoritelere, kılık kıyafetten yemek alışkanlıklarına kadar Rönesans'ın Avrupa'da sosyal, siyasi ve ekonomik koşulları devrimci bir şekilde etkilemediğini birçok örnekle destekliyor. Le Goff, bu bağlamda Uzun Ortaçağ adını verdiği bu dönemin 18. yüzyıl ortalarındaki üretim ilişkilerini ve siyasi yapılanmayı etkileyen gelişmelerle (Amerikan Devrimi, Fransız Devrimi) sona erdiğini iddia ediyor.