E-Dergi

Duyduğu bir hikâyenin peşinden Bursa'ya gelen bir gazetecinin gezi notlarından oluşan eser, roman inceliğinde işlenmiş. Yazar yüksek Türk ahlakı üzerine aradığı hikâyenin kahramanı hakkında bir şey bulamayınca üzülüyor haliyle. Eser güzel bir gezi yazısı örneği olarak edebiyatımızda yerimi almıştır.

Kültürümüz üzerine yazılmış denemelerden oluşan güzel bir eser. Eserin en güzel yanlarından biri her yazının hikâyelerle ya da en azından bir tane hikâye ile desteklenmiş olması. Okurken dizinin dibinde sohbetini dinliyormuş gibi hissettim. Anadolu'ya dair, kültürümüze dair bir şeyler görmek isteyenler mutlaka okumalı. Sadece kilimler hakkında yazdıkları bile bir okyanus genişliğinde.

Güzel bir eser. İnsanların konuşmaları, iki yüzlülükleri çok güzel yansıtılmış. Yılkılık atların karşılaştığı güçlükler, hayata tutunma çabaları müthiş bir gerçeklikle işlenmiş. Kitap hacimce küçük olduğundan bir seyahat esnasında yahut günün birkaç saatçiğini ayırarak bir çırpıda okunabilir.

Kitap belli başlı birkaç Yunus Emre menkabe-hikâyesi üzerine bina edilmiş. Yunus Emre'nin hayatını baştan sona anlatmıyor sadece ömründen birkaç aylık kesit sunuyor. O kesitin içerisine de bildiğimiz öyküleri serpiştiriyor. İç konuşmalara çokça yer verdiği için yer yer sıkıyor okuyucuyu. Ayrıca "Bizim Yunus mu?" diyen ya da diyecek olan kişi Hacı Bektaşi Veli değil Tapduk Emre olmalı bildiğim kadarıyla. Yazar o kısımda tarihî bir bilgiyi yanlış sunmuş olmalı.

Güzel bir eser. İdealist bir annenin kendi koyduğu hedefler uğruna yetiştirdiği bir kız... Zamanla büyür ve annesinin kendisi için saptadığı hedefleri bir kenara bırakıp kendi yolunu çizmeye karar verir. Daha sonra hamile kalır. İşin ilginci annesinin eleştirdiği yanları kendisinde belirecektir. Çocuğunu kendi idealleri doğrultusunda yetiştirmeyi planlar.
Arayışlar içerisinde bir ruh... Her anlamıyla bir arayış ama kadere boyun eğiş...