Toplam yorum: 3.077.321
Bu ayki yorum: 4.200

E-Dergi

İzzet Eroğlu

1980'de doğdu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu. Aynı Üniversitede doktora çalışmasına devam etmektedir. Anayasa hukuku ve özellikle parlamento hukuku ve insan hakları alanında çeşitli makeleleri ve "İnsan Haklarının Parlamenter Denetimi" adlı bir kitabı bulunmaktadır. Biri (Suistimalci Anayasacılık) bağımsız, diğeri (Otoriter Anayasacılık) birlikte olmak üzere iki eseri TÜrkçeye tercüme etmiştir. Hukuk-edebiyat ilişkisi, tarihî romanlar ve hukuk tarihini edebi eserler üzerinden okumak gibi okumaya dair ilgili alanları bulunmaktadır.

İzzet Eroğlu Tarafından Yapılan Yorumlar

23.10.2021

Eserde Ahmet Cevdet Paşa’nın hayatı ve eserleri ile Mecelle hakkında detaya girilmeden bilgi verildikten sonra Mecelle’nin genel ilkeleri açıklanmaya çalışılmıştır. Eserin Mecelle’nin genel ilkelerini izahına dair kısmı doyurucu olmaktan uzaktır. Çok sayıda yazım yanlışı olan eser özenli ve derince bir inceleme sonucu telif edilmiş intibaını uyandırmamaktadır. Örnekler güncel olmadığı gibi konular Türk Medeni Kanunu ve Türk Borçlar Kanunu ile hiçbir mukayese yapılmadan ele alınmıştır. İlkelerin uygulandığı dönemde uygulama alanına dair bilgiler yetersizdir. Eser nitelik bakımından, esas iştigal alanı hukuk olmadığı hâlde Mecelle’nin oluşmasına katkı sağlayan Ahmet Cevdet Paşa’nın ruhunu muhtemelen muazzep etmektedir.
15.10.2021

Osmanlı’da ilmiye sınıfında gelmesine rağmen Cumhuriyet döneminde İstanbul Hukukta medeni hukuk dersleri veren ve ismi gibi yaşamı ilginç bir Osmanlı bakiyesi âlimin hayat hikâyesi, eserleri, Osmanlı’da Cumhuriyet’e geçiş zorlukları ve uyum süreci ve ilmi çalışmalarının ele alındığı okunmaya değer bir eser. Hukuk tarihine meraklı olanların kaçırmaması gereken bir eser olup Türkiye’de yeni bir hukuk sisteminin kurulması süreciyle ilgili olarak ilginç bilgi ve anektodlara değinilmektedir.
Yazım kurallarına riayet edilseydi eser daha güzel olacaktı.
08.10.2021

Ulus devlet mantığı ile Osmanlı Devleti’nin Tepedelenli Ali Paşa’nın vali olduğu Arnavutluk (Şkiperya, kartalların vatanı) ile ilişkilerinin eleştirel tarzda ele alındığı bir eser olup kurgusu ve muhtevası ile vasatın üzerindedir. Yazar; Tepedelenli Ali Paşa’nın isyanı üzerinden Osmanlı Devleti’ni eleştirmekte ve devletin yönetim anlayışına dair kendi verilerini ve delillerini sunmaktadır. Yazar özellikle yerel dillere müdahale konusunda tamamen ulus devlet bağlamında devlete yöneltilen eleştirileri Osmanlı’ya yöneltse de, bu George Orwel’vari yaklaşım, modern ulus devletlere ait olduğundan sırıtmakta ve yapay kaçmaktadır. Düşünsel akışların da olduğu eser mütercim tarafından başarılı bir şekilde tercüme edilmiştir. Bununla birlikte abdest yerine “aptes” (s. 126), küçümseme yerine “küçükseme”nin (s. 127) kullanılması kanaatimce doğru olmamıştır.
02.10.2021

II. Abdülhamit’in hayatı ve dış politika konuları seksen sayfada özetlendikten sonra başta Amerika Birleşik Devletleri, Avusturya-Macaristan, Balkan ülkeleri, Fransa, İngiltere, İtalya ve Rusya ile ilgili irade-i seniyyelere (padişah emirnamesi) yer verilmiştir. Eserin bel kemiğini söz konusu padişah emirnameleri teşkil ettiğinden eserin adı yanlış bir intiba uyandırmaktadır. Eserde yer alan padişah emirnameleri içeriği ve II. Abdülhamit’in konulara bakış açısını göstermesi bakımından incelemeye değer.
02.10.2021

Nahid Sırrı’nın İstanbul ile ilgili gazete ve dergilerdeki yazılarının toplanmış hâli olan eser; Boğaziçi Medeniyeti’nin son tanıklarından yazarın izlenim, değerlendirme ve hatıralarını içermektedir. Eserde yer yer sosyo-kültürel gözlemlere de rastlanmaktadır. Beton kültürüne muhalif yazarın Boğaziçi’nin eski dokusunun korunması konusundaki hassasiyeti takdire değer. Eski güzelim yalılar birer birer yok olurken yazar adeta işkence çekmektedir. Yazarın ruhu mutlaka her dikilen betonarme yapılarla muazzep olmaktadır. Bitki örtüsü beton olan günümüz İstanbul’u ile yazarın kafasındaki İstanbul yüz seksen derece birbirinden farklıdır. Eserdeki bazı konular güncelliğini yitirmiş olsa da Boğaziçi’nin büyüleyici eski hâline dair bir izlenim edinmek ve yazarın leziz Türkçesinden istifade etmek için eser okunmaya değer.