Mustafa Kutlu’nun “Huzursuz Bacak” isimli eserini okudum. Halet-i ruhiyeme ne zamandır bir anlam veremiyordum. Bu anlam verememe durumu bu kitapla nihayet bulmuş bulunuyor. Huzursuzluk sadece bacakta olsa ne ala!
Terakki tek taraflı olmaz, asla olmayacaktır. Meseleyi sadece maddi açıdan ele almak bize kaybettirir, maddiyatın galebe çaldığı yerde gerçek anlamda bir terakkiden bahsedilemez. Maddiyatı maneviyat ile desteklemediğimiz müddetçe başarılı olma imkânımız olmayacaktır.
Terakki tek taraflı olmaz, asla olmayacaktır. Meseleyi sadece maddi açıdan ele almak bize kaybettirir, maddiyatın galebe çaldığı yerde gerçek anlamda bir terakkiden bahsedilemez. Maddiyatı maneviyat ile desteklemediğimiz müddetçe başarılı olma imkânımız olmayacaktır.
Hayatta kendi çıkarının dışında hiçbir şeyi umursamayanların medeniyet inşa etmesi beklenemez. Medeniyet öyle kolayca inşa edilmez; hele sadece kendini düşünerek kesinlikle inşa edilemez. Ecdat yaşadığı yerleri güzelleştirdi, asaletini, duruşunu, fikrini eşyaya dercetti; bizse ecdadın emanetine bile sahip çıkamadık. Emanete sahip çıkmayana memleketi nasıl emanet edeceğiz?
Herkesin derdi kendi gemisini yüzdürmek. Herkes çalıştığı yerde nasıl daha başarılı olunabileceğini düşünmek zorundadır, devlet memurları da buna dahil. “Sorumluluğumuz yok” diyerek işin içinden sıyrılmak, memleketin gelişmesine engel olmak değildir de nedir? Herkesin vicdanı kendine sorumluk yüklemiyor mu yoksa? Heyhat…