hayatı anlatmaya nereden başlamalı? bin bir yüzlü dünyanın bir yüzünün bin bir vechesinden hangisini seçmeli? şimdi buradayım evet, peki aklım binlerce düşünceden hangisinin esiri? zamanın içinde kulaç atmak gibi bir cümleyi yazarken buldum şimdi kendimi... az önce gözlerimi kapatıp kollarımı kullanıp denedim de hani... hadi, bunları bırakayım da geleyim içinden geçip kendimin, gireyim başkası olunan o yere...
dev gibi bir kadın var karşımda, kucağında bir kuzu... kurban kesmenin kurban etmenin ne demek olduğunu daha iyi anlatan bir başka eser bulunabilir mi bilmiyorum... ilmi bir eser ile karşı karşıyayım diyorum.
neden bu kadınlar.. bu sesler.. hayat gibi bir telaş almış götümüş camileri.. der demez.. Allahuekber .. ve gözyaşları.. diyen bu dev kadından, karma değil kadınlar ve erkekler ayrı bir şekilde namaz kılmak nedendirin cevabını almak ister misiniz?
çok basit şeyleri anlattığına yemin ederim.. lakin kafasından geçen HERŞEYİ birini bile içerde bırakmayarak! ve anlatmak istediğinden asla sapmayarak! ve anlatmak istediği: varoluşun hiç bir anı , biriken onlarca farklı kitap, uçuşan saçlar ile boynundaki fular, unutulmaya dahi yüzü olmayan pişmanlıklar ve iftihar tabloları, kir kese kan ter- berrak elişi sabun bezi su ve bebek kokusu ... hiç biri birbirinden ayrı değil... derdi çok, derdi büyük, büyük bir kadın... soğan doğrarken, felsefi akımlardan geçip bir edebi eserin bir cümlesinde duran ve soğanları öylece bırakıp kapıyı çarpıp çıkıp o soyut cümlenin tezahürünü arayan... hayır ben bu kitabı anladığımı iddia edemem. bir kadının kendini dökmesi öyle anlaşılır birşey değildir... o dökülen kadını bilebilmek mümkün değildir zira... bu kadın bir şey söylemek istemektedir. onca cümlenin varmak istediği tek bir şey var. tasavvuftan seküler hayata, ibni arabiden hegel e marks a, uzun saçtan kazıtılmış bir kafaya, biriken kavanozların kafamdaki ağırlığından hatıra kalışlarındaki hafifliğe ve sayamadığım daha nelere elini dilini uzatan kadın, teslim olmuştur... ellerini kaldırmış,içindeki duayı zikretmiş ve kendisini rabbin kapısında bulmuştur.. başkası olduğu o yere kavuşmuştur.........
bir gün bir yerde gözlerine bakmayı istediğim leyla ipekçi o kadının ta kendisidir.