Toplam yorum: 3.075.924
Bu ayki yorum: 2.800

E-Dergi

aneske Tarafından Yapılan Yorumlar

27.04.2007

"...istersen bu gece tebdil gezelim." dedi..

"..olur gezelim."dedim...sesimin titrmesine mani olmadan... " sen cüce kılığına gir bu sefer...ben de çok çok şişman bir kadın olayım...

Şafak...görmek,görülmek üzerine görülmesi zor bir sözlüğün peşinde.... görülenlerden sonra gerekirse aşk: bir korsedir diyebilecek kadar görülmemek izinde...

mahrem...

bir! iki!..... üç....ün miğde bulantısı ..çalkalanan bir kadın ağzı...

1''in yokluğunda yaşama yetisi...

giz ''in kağıda dökülmüş kitaba dönüşmüş en başarılı hali...








"
27.04.2007

"" inanmıyorlar ki... elle tutulur deliller istiyorlar. ''yok canım, o kadar da değil..'' diyorlar her zaman...''ölmezsin''diyorlar...''bu da geçer...'' olaylar hakıl çıkarıyor onları çoğu zaman... milyonda bir de olsa yanılma, ağır ve elim yanılma sessizce belirince...'' milyonda bir için hayatı zehir etmeye değer mi? '' diyorlar..onlar..biz..hepimiz...



elimdeki 700 küsür sayfalık kitabı görüp, yüzüme garip ama garip olmaktan çok garipsin diyerek bakmayıp heyecenlanan bir iki insanla karşılaştım bugune dek....geri kalan insanoğulları kitaptan ürktüğü gibi benden ve kitabı tutan ellerimden de ürktü...anlatamadım...700küsür sayfadan uzun sürmesi gereken bu kitabın bir dost olduğunu... gerçek dostluktan..konuşmaya paylaşmaya değer sözcüklerden kaçan kanlı canlı ayaklı sesli kallavi oğul ve kızlarından insanlığın ..daha dost olduğunu binlerce kelimenin...

içlere yüreklere sığmaz tutunamamak hikayesini (anlatılması en güç hikaye belkide...)Atay''ın özkurmaca tekniği ile deha isteyen romanlaştırma çabası elbette sevilmedi... elbette bu çaba sevilemezdi... elbette tutunamamak mefhumunun insanlığı dünyayı apaçık gözlerle gözlemleme yetisi elbette çıkarlarıyokmuşgibi yaşayan ve çıkarlarını apaçık ortaya koyan ve tutunamamayı düşülen köşede kıpırdamamacasına kalkmamak ve yok olmak olarak addeden dimağlara haddinden fazla fazlaydı...ayakta tutulması gereken bir dünya vardı öyle ya...üretileni tüketmesi gereken ama anlamsızca...ne isteyip ne istemediğinin ayrımına varabilmiş yalanı silmiş insan kendi kendini imha etmeliydi...hiç delilsiz..hiç silahsız...evet en kusursuz cinayet kişiyi kendi elleriyle yoketmek değil miydi öyle ya?

ve hala öyle...ezelden ebede kadar değil lakin ezelden ölüm e dek de öyle olacak... şaşırılacak birşey yok... tutunamayanlar çıkışsız köşelerde ölümü bekleyecek..selim gibi...haklı çıkaracak ölümler onları...birbirlerinin varlığından bi haber gözlerini sıkıca kapamış görmekten bi tap düşmüş hisseden ender gönüllerin yıkılışı haklı çıkaracak diyenleri...''ah bu diyenler...dermansız bırakıyor beni...'' dediği gibi selim''in...


tutunamayanlar;
tutunamamayı idrak edebilmiş...her bir sayfayı heyecanla çevirip hazmederek okuyabilmiş... karamsarlaşmak yerine bizzat şahitliğini yaptığı yaşamın içinde bulduğu dost ile umutlanabilmiş... köşelerde ölümü seçmek yerine köşelerde ölümü seçenlere el uzatabilmiş...dünyayı görüp selim in hazin hikayesine göz yaşı dökebilmiş ... ayağa kalkıp... ne için yaşaması gerektiğinin farkına varıp... yalandan değil gerçekten insan olmanın..insan gibi yaşayıp...huzurla ebede kavuşmanın umuduyla yürüyenlerin romanıdır...


ve öyle kalacaktır...
canım oğuz...canım selim...duyarlılığıyla...
"
27.04.2007

"O... birinin elini tutsa, hiçbir zaman ilk bırakan kendisi olmazdı... fakat, peygamberi korumakla birlikte vahiy, literatüre yeni bir unsur ilave ediyordu... bu şekilde arkadaşları ona besledikleri sevgiyi, onun yanında olmadıkları zamanlarda da ifade edebileceklerdi... salat...salat ile... "
bana salat edene Allah on kez salat ediyor...buyuruyor efendimiz... peki bizler asr ı saadeti tasavvura dahi yaklaşamayan bizler pür i pak efendimizi ne kadar tanıyoruz... nereye gideceğimizi ne yapacağımızı bilemediğimizde, şefaatine muhtaç olduğumuz efendimiz nasıl hareket ederdi ? ashabına neyi telkin eder ashabını nasıl teskin ederdi?... ve tüm yaşamı ashabına , ashabındanda ümmetine ulaşacak olan efendimizi tanımak, bizler için ne için yaşadığının idrakinde olmaya çalışanlar için birincil görev değil mi?şefaata mazhar olanlarda Allah'a sığınıp efendimize salat edenler olacaktır inşaallah... efendimize salat, rahmet ve selam, efendimizi tanımayı efendimizi örnek almayı düstur edinmekle başlamalıdır... ve başalayacaktır Allahın inayetiyle... Lings'in bu çalışması takdire şayan... sadece yeni başlayanlar için değil efendimizin hayatını okuyanlar , ders kitaplarıyla yetinip kalanlar için de tazelenme fırsatı niteliğinde... Allah ondan razı olsun...(yazıda adını andığım her bir sefer için... salat ve selam efendimizedir..)
27.04.2007

Dilde başlayıp ciğer de son bulan ALLAH lafzıyla başlayan yolculuk... İslamoğlu sesten öte nefestir diyor Allah... nefes alamamak maddi ölümüyse yaratılanın, O'nsuz olmak manavi ölümüdür... diye açıklıyor marifetullah'ı... Allah demekten başlayıp..Allah'ı anmaya..Allah'ı bilmeye...ihsana'a...ve hazır olmaya islamoğlu deyimiyle inşa ya...yapılan bir duadır bu kitap... amin demek için okunması ve tefekkür edilmesi icabeden...
" seni inşa edeceğim kulum! hazır mısın? " çağrısını hatırlatan ve öğreten islamoğlu'ndan razı olsun Allah...
21.04.2007

Delilik Ülkesinden Notlar, ŞASA yı hissedebilecek mustarip ruhların, kaydı tutulmuş nöbetleri okurken deliliklerine irtifa kazandıran, (ki teşhissiz ilaçsız bizzat anlatılanları yaşamış ruhlar ülkesidir Türkiye) Şasa'nın kurtuluşuyla kalplerindeki ağırlığı atmalarına, inişe geçmelerine -huzurla- vesile olan bir tür paylaşım aracı... toplama yazılardan oluşan bu kitap, Şasa'nın biyografisi niteliğini taşıyor ve bu güzel insanın paylaşım çabasını muztarip ruhların ellerine şifa güdüsüyle sunuyor... gecikmeden tanınmalı Ayşe Şasa...