E-Dergi

“Bana ne olduğunu sorduğunuzu hissedebiliyorum. Gel gelelim keşke hiçbir şey olmadı diyebilseydim. Geldim, gördüm ve kaybettim. Keşke Napolyon gibi “Yendim!” diye haykırabilseydim.”

Kaybettiğini aramış gibi, aradığını bulmuş gibi… ama bulduğu aslında yokmuş gibi.
Bir kitap size kendi yolunuzu buldurmaya çalışırken, aslında bulduğunuzun gerçekte kendiniz olmadığını kanıtlıyorsa okumaya değerdir.
Bir kitap, ne aradığını bilmeden yola çıkmanın hazzını duyuruyor, sonrasında arananın aslında hiçbir şey olduğunu duyumsatıyorsa okumaya değerdir.
Bir kitap aramakla bulmanın, olmakla ölmeye eşdeğer olduğunu kulağınıza fısıldıyorsa… Yani her “olmak” aslında “ölmek” fiilinin erken bir provasıysa…
Fazla söze gerek yok: Okumaya değerdir.

"Kuyucaklı Yusuf" nedense bu adı duyduğumda eskiden beri yılanlar düşer aklıma. Başı insan suretinde, vücudu kıvrıla kıvrıla giden bir yılan. Belki de Yusuf'un bu romantik öyküsü, insanların zulümleri beni bu düşünceye sevk eder, bilmiyorum. Hayattan kopmamak için direnen Yusuf... Trajik sona adım adım ilerleyen yetim Yusuf... Bir de Muazzez... Belki Yusuf Peygamber gibi kuyuya düşmek değildi onun nasibi; ama Kuyucak'ta yılanlarla dolu bir yaşama sürüklenmekti. Neden bu kadar bağlar beni kendine bilmem; ama şahmerdan misali yılanlar düşünce zihnime "Yusuf'u kaybettim Kenan ilinde" diye türkü tutturasım gelir. Herhalde Yusuf'un ve Sabahattin Ali'nin büyüsü bu olsa gerek.

Kürk Mantolu Madonna Türk edebiyatının baş yapıtlarından biri. Sabahattin Ali'nin "Kuyucaklı Yusuf"undan sonra belki de okunması elzem olan yapıtlarının başında geliyor. Bence 100 temel eserin içindeki pek çok yapıttan önce Kürk Mantolu Madonna ortaöğretim öğrencilerine okutulmalı.

Tam bir hayalkırıklığı... Elif Şafak "Araf"tan bu yana beni böylesine hayalkırıklığına uğratmamıştı. Güzel olmasına güzel; ama nedense bir türlü o Elif Şafak tadını yakalayamadım. Siyah Süt'te, Baba ve Piç'te, Aşk'ta yakaladığı o müthiş gerçekçi karakterler bir türlü İskender'de oturmadı. Olmadı mı ben mi olduramadım bilmiyorum; ama bir şey tuttu beni.

Öykü olağanüstü; ama anlatıma gelince, malesef fiyasko. Böylesine güzel bir aşk öyküsünün daha güzel anlatılmasını, üsluba biraz daha özen gösterilmesini dilerdim.