Toplam yorum: 3.072.102
Bu ayki yorum: 8.001

E-Dergi

ismail_atan Tarafından Yapılan Yorumlar

10.11.2011

İskender Pala'nın tüm yapıtlarını okudum. Özellikle Babil'de Ölüm İstanbul'da Aşk ve Aşkname adlı yapıtları beni derinden etkiledi. Şah ve Sultan, Katre-i Matem de kısmen öyle. Yunus Emre'nin yaşamını anlatan bu biyografik romanı da beğendim; ama beklediğimin malesef çok altında kaldı. Bu eserin başarısızlığı yönünde anlaşılmasın; sadece İskender Pala'nın her yeni yapıtında kendini aşan üslubunu bu yapıtta bulamadım. Özellikle tinsel duyguların zayıf kaldığı, duygunun tam istenileni yansıtamadığı kanaatindeyim. İskender Pala'nın öteki yapıtlarını okumamış kişiler için bu yapıt, elbette muhteşem olarak nitelenebilir; ama Babil'de Ölüm İstanbul'da Aşk'ın çok gerisinde kaldığını üzülerek söylemeliyim. Okunası bir kitap, herkese tavsiye ederim; ama okumayanlar için bir kez daha yinelemekte fayda var. İskender Pala'yı romancı yapan kitap "Babil'de Ölüm İstanbul'da Aşk"tır.
29.06.2011

"Yaşil Peri Gecesi" Kitabın kapağında "Lost" dizisinin Kate rolündeki Evangelie Lilly karakteriyle karşılıyor sizi. En azından ben kendimi o olduğuna inandırıyorum ve yapıtı okurken sürekli Şebnem yerine Evangelie Lilly'i oturtuyorum. Garip bir kitap. Dilini çok beğenmiş olmama ağmen öyküye kendimi bir türlü veremediğim bir kitap. Bayıldım diyemeyeceğim; ama zihnimi meşgul edecek kadar beni sarmalayan bir kitap. Şiddetle değil; ama yine de okunmasını tavsiye edebileceğim bir kitap. Özellikle Osman adındaki karakterin canlılığına şahit olun ve çevrenizde Osman'ı, Teoman'ı arayın. Emin olun onlarcasıyla karşılaşacaksınız.
29.06.2011

Zülfü Livaneli... Biraz melodi, biraz film... Senaryo biraz... ;ama hep sanat Livaneli, hep sanat ... Maya Duran'ın öyküsünü Van-İzmir uçağında okumaya başladım. Tesadüf mü bilinmez; ama öykü de bir uçakta başlıyordu, en azından yazılma serüveni. Profesörün Türkiye'ye gelmesi, Maya'nın onunla ilgilenmesi her ne kadar açmasa, sarmalamasa da beni, özellikle Profesör Maximilian Wagner'in öyküsü anlatılmaya başlandığı anda her şey değişiverdi. Yüzyıllardır insana zulmeden devletlerin, kendi çıkarı yüzünden yüzlerce, binlerce, milyonlarca insanın ölmesine göz yuman devletlerin yüzleri... Hepimizde birer maske var belki; ama en çok devletlerde maske var. "Hiç bir hükümet masum değildir." Bu cümleye katılmamak elde değil. Tarihin hangi sayfasını açarsanız açın, tüm hükümetlerin maskeyle dolaştğını göreceksiniz.
29.06.2011

Nedendir bilmem, söz konusu Nazan Bekiroğlu olunca Kitapyurdu sevmiyor beni. Bu kaçıncı yorumum, hiçbirini gönderemedim. Ya teknik bir arıza ya da yazdığımı beğenmemem... "Yağmur Lügâtçesi" Şöyle yazmışım: "Yağmurun sese dönüşeni, sesken dizilip söz içinde vücut bulanı var. Yağmur var zahirde; ama sizde yağmurlar var. Ahmakıslatan... Ben sizin satırlarınızda kendimi aramaya kalktığımda başıma gelen hep bu: ahmakıslatan..." "Ey Canım Baba" Yazmışım sayfanın kenarına: "Hep üzülmüşümdür ölümlerine babaların. Beni affedin ilk kez bu kadar mutlu oldum." Onun satırlarını her okuyuşumda içimde bir şeyler kanatlanıyor. Muhteşem bir şiirsellik, mükemmel sözcükler, müstesna cümleler... Kaleme ömür dilenir mi bilmem; ama Allah onun kalemine uzun uzun ömür versin.
28.06.2011

Az gittim, uz gittim; iki Derda arasında düz gittim. Bazen şaşırdım, basen kasıldım; ama bilin ki hiç sıkılmadım. Kimileyin olmaz dedim, kızdım; bazen olur dedim, mümkündür dedim, tasdik ettim, onayladım. Tesadüflere bolca rastladım, Tanzmat sanatçılarını yad ettim; ama bildim ki romantik değildi bu adam, beğendim, beğendim, beğendim... Hatta gidip öteki kitaplarını aldım hemen, sıraladım. Bakalım daha ne çıkacak. Okuyun, kesinlikle bu kitabı okuyun. Az gidin, uz gidin, satır aralarını dikkatlice okuyun, sindirin. İki Derda'nın da beldesinde ne gördüyseniz zihninize yerleştirin. Bilin ki bizim görmediğimiz gerçek yaşam bu.