Toplam yorum: 3.076.922
Bu ayki yorum: 3.800

E-Dergi

ismail_atan Tarafından Yapılan Yorumlar

04.11.2010

"Kızıl Nehirler, Leyleklerin Uçuşu, Kurtlar İmparatorluğu..." Grange, kendini yenileme çabası içinde sanırım ya da yavaş yavaş eski zekasını arama yolunda. Yukarıda adını saydığım kitaplardaki o muhteşem zeka sanki kaybolup yerin dibine girmiş. Taş Meclisi'ni hiç beğenmemiştim sonu yüzünden; açıkçası "Ölü Ruhlar Ormanı" da beklentilerimin çok çok altında kaldı. Sıkı bir Grange okuru olmama rağmen belki de Taş Meclisi'nden sonraki en kötü kitabı diyebilirim. Grange'ı ilk kezokuyacaklar bu yorumuma aldanıp da okumaktan vazgeçmesinler. Benim yorumum öteki yapıtlarının tümüyle bir kıyaslama içerdiği için bu kadar olumsuz oldu; ama her halukarda gerilim romanı okumak isteyen herkese hala tavsiye edeceğim birkaç isimden biridir Grange.
31.10.2010

İçime Ada kaçmış biraz;
Ama daha çok Tuna.
Mavi değil belki; ama en çok Tuna.
Aras'tan gram yok diyebilirim,
Belki biraz Meriç, bir tutam Aliye,
Alabildiğine Şair Dayı...
Kendi içsavaşlarımız var. Kendi kendimize kurduğumuz monologlar. Kendimizle hesaplaşmalar, memnuniyetsizlikler, azla yetinmemeler, çokluğu kaybetmeler... Öyle bir dille anlatmış ki kendi içimizdeki o içsavaşı, tarif edilemez bir tat.
Şimdi içimde Ada var biraz;
Ama daha çok Tuna.
Mavi değil belki; ama en çok Tuna.
31.10.2010

"Gittiğini sanan delidir." der Tezer Özlü. Öyle ya! Kolay değildir gitmek. Kendinden, kendi benliğinden, kendi yaşamından, çocukluğundan... Hatta damarlarında akan kandan, sana öğretilen inançlarından... Hiçbir şeyden gitmek kolay değildir. Adına ne denirse densin, Şii, Sünni, Alevi, Rıfai... Aynı coğrafyanın bağrında doğmuş, aynı sudan yudumlamış, aynı güneşte ısınmış ve aynı gölgede soluklanmış insanlar. Kavga neden ve bu gidemeyiş neden? diye soruyor İskender Pala. Muhteşemdi. En az Babil'de Ölüm İstanbul'da Aşk kadar muhteşemdi. Osmanlı'nın kendisi kadar muhteşemdi. Safevi Devleti'nin kendisi kadar soluksuz... Şu an en çok ihtiyaç duyduğumuz konu: Kardeşilik. Kardeşi kardeşe kırdırtmanın anlamsızlığı... Sadakatin, bağlılığın ne denli önemli olduğu. Var mı kendinden kaçabilen? Kendimizden kaçamıyoruz; ama kaderden de kaçılmıyor ki! İskender Çelebi'ye sonsuz teşekkürler. Her okuyuşumda dimağımda muhteşem bir tat bırakıyor.
26.04.2010

Yazdım ben de. Birdi defter, iki oldu. Üç, dört, beş, altı... Kocaman ciltler doldurdum aşk uğruna. Vermedi mi Yaratıcı karşıdakinin kalbine sevdayı, vermiyor işte. Dönüp bakmıyor Nihade. Ne kadar sevilse de bir kez iltifat etmiyor işte. Aşk böyle olmalı belki de. Aşkın gerçek tanımı bu olmalı bence. Beklemek... Ne kadar sürerse o kadar beklemek... Sevgili ne kadar bekle derse, o kadar beklemek... Emanet gönülden süzülünceye ya da can yerlere düşünceye kadar beklemek... Beklemek işte. İsimle Ateş Arasında. Ne ad koyduysanız duygunuza onun tanımı sadece odur. Benim aşkım beklemek...
26.04.2010

Ali'nin Ramazan'ı, Ramazan'ın Ali'si... Hep dışladığımız, gerçek yaşamlarını, yaşam öykülerini merak bile etmediğimiz insanlar. Hep pis, hep lanetli, hep bizden uzak olması gerekenler... Oysa değil öyle. Oysa bizden hepsi de. Hepsi de içimizden. Belki gerçekti, yaşanmıştı hepsi, belki de onlarınki yaşanan tek gerçekti. Öyle demiyor muydu? "Sen benim hayatımdaki tek temiz şeysin Ali." Biz aydınlık evlerimizde mutlu yaşarken, karanlık ve izbe sokaklarda sarılacak ve tutunacak dalları yoktu hiçbirinin. Dal olabildik mi? Hayır. Yol yordam gösterebildik mi? Bize ne. Bir kez anlayarak bakabildik mi? Lanet olsun hepsine, neyini anlayacakmışız ki! Anne ve babaların kesinlikle okuması gereken bir kitap. Devlet yetkililerin, bakanların, belediye başkanlarının, valilerin, kaymakamların kesinlikle okuması gereken bir kitap. Çocuğu olan herkesin, yetimhanede yakını olan herkesin okuması gereken bir kitap. Dilini beğenmem Perihan Mağden'in; ama iyi iş çıkarmış. Kalemi sonsuz olsun.