Toplam yorum: 3.072.201
Bu ayki yorum: 8.100

E-Dergi

düşiçindebirdüş Tarafından Yapılan Yorumlar

Bir insan kendini ne kadar aşabilir? Ben kendini aşma denen olayın şu şekilde olabileceğini düşünüyorum: Bilincin en karanlık köşesindeki en gizli fantezileri bile gerçekleştirebilerek, dolayısıyla bilinçaltını, bilinçüstüne çıkarmayı başararak...

Bunu başarabilen tehlikeli kişilerdir "seri katiller". Fakat birçok insan nedense onlara karşı gizli ya da açık bir merak içindedirler.

Hatta birçoğu garip bir sempati bile duyarlar. Onların mektuplarını, resimlerini biriktirirler.

Belki de bizim yapmak isteyip de yapamadığımızı başardıkları içindir onlara duyulan bu sempati ve ilgi...

Kitabı kanınız donarak, fakat gene de elinizden düşürmeden okuyacağınızı garanti ederim.

Bilim-Kurgu, fantezi sevenlerin kesinlikle kaçırmaması gereken bir kitap. Herşeyden önce sevgili Douglas Noel Adams'ın dili farklı kullanımı göze çarpıyor. Kurgu mükemmel ve dumura uğratan finaliyle damağınızda çok farklı bir lezzet bırakıyor. Üstelik ben okurken çok da güldüm. Gene de anlatmak yetersiz kalıyor, bence kitabı mutlaka okuyun çünkü onu en iyi kendi kelimeleri anlatıyor..
2004 yılının en iyi korku ve fantezi öykülerinden onbeşinin bu kitapta olduğu olduğu doğrudur fakat bir iki eksikleri kalmış: tabiki Poe ve Lovecraft (ki bu iki yazar korku ve fantezi edebiyatının mihenk taşlarıdırlar! Ve sadece 2004'ün değil, tüm senelerin en iyi korku ve fantezi öyküleri onlara aittir bana göre. Ki Stephen King'in varoluş nedenidir aynı zamanda Lovecraft.) Neyse. Gene de Stephen King'in yanısıra, Ursula K. Le Guin ve Neil Gaiman'i de bu kitapta görmek beni çok mutlu etti. Fakat tüylerimi diken diken eden tek öykü Dean Francis Alfar'ın Yıldız Uçurtması adlı muhteşem hikayesi oldu.
Poe okumanın evreleri vardır. Poe okuyanlar taraflara ayrılır. Edebiyatla ilgilenen çoğu insan Poe'yu bir kez de olsa okumuştur. Oysa Poe'yu sadece okumak yetmez. İkinci evre, onu anlamaktır.
Okuyanların bir kısmı onu gerçekten anlar, bir kısmı ise sadece anladığını iddia eder. İşte yollar da asıl burada ayrılır!
Poe'yu anladığını, o devri kapattığını iddia edenler, normal sıradan yaşantılarına devam ederler.
Fakat onu gerçekten anlayanlar üçüncü evrenin farkındadırlar. Değerlendirme/benimseme. İşte bu evreye vakıf olanlar, onun bir okuyuşta bitirilip anlaşılamayacağını bilirler ve hayatları, düşsel yaşamlarıyla bir anda birleşiverir. Hayal aleminde yaşayanlardan bahsetmiyorum hayır, hayal alemini gerçek aleme taşıyabilme başarısını gösterenlerden bahsediyorum elbette. Çok sevdiğim bir diğer yazar olan Howard Philips Lovecraft'te bu başarıyı gösterenler arasındakilerden en sevdiğimdir!
Zaten bahsettiğim üçüncü evreye vakıf olanlar ya Lovecraft gibi usta bir takipçi, ya da her 7 Ekim'de Baltimore'a bir konyak bırakan, bırakamasa bile onu saygıyla anan vefakarlar olurlar.
Lovecraft, hayatı ve eserleri itibariyle ayrı ayrı incelenmeye müsait ise de, onun yazdıklarını herkesin çok ilginç bulduğu hayatının etkilediğini gözardı ederek değerlendirmek yanlış olur.

Lovecraft'ın yazılarını değerlendirirken, herşeyden önce onun çelişkili bir kişiliğe sahip olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Örneğin, önceleri ırkçılığı savunurken, daha sonra Yahudi bir bayanla (Sonia H. S. Greene) evlenmiştir.
Yine de sahip olduğu bu çelişki özelliği, yazdıklarının başarısını hiçbir zaman gölgede bırakamadı bana göre.

Anlatım tarzı ya da tekniğini zayıf bulanlara cevabım ise, onu başarılı yapan "yarattığı orjinal dünya"nın; bugün çok okunan korku ve fantastik yazarları ne kadar etkilediğinin gerçekliğidir. Stephen King, Ursula K. Le Guin aklıma gelen ilk isimler.

Ayrıca Cthulhu Söyleni'nden daha başka bir çok ressam ve müzisyen de etkilenmiştir.

Yarattığı dünyayı kelimelere aktarmadaki yetersizliği, o dünyanın ne kadar mükemmel olduğunu göstermektedir bana göre.