Toplam yorum: 3.075.924
Bu ayki yorum: 2.800

E-Dergi

Uğur DUZLA Tarafından Yapılan Yorumlar

27.06.2009

Bagajdaki Ceset Michael Connelly'nin en karmaşık en akıl almaz komplo ile ilgili cinayet romanı diyebilirim. artık bir ara nerdeyse herhalde bu cinayet çözülemeyecek gibi düşüncelere kapılmaya başlamıştım.Harry Bosch yine tüm romanlarda olduğu gibi bu romanda da kendine hayran bıraktırıyor. yine her zamanki gibi bir kişiyi duvara masa ile sıkıştırıp şahısın nefes nefese kalmasını sağlıyor. Bosch'un bu hareketini gerçektende çok seviyorum özellikle birde otoparkda bir adam hırpalaması varki işte bu adam tam benlik diyorum.Yalnız benim şöyle bir sıkıntım Connelly romanlarında aranılan kişi veya katil nedense çoğu kitaplarında ya içerden biri oluyor yada romanın başından beri Bosch'un yanında olan biri,yani bu durumda bende ufacıkta olsa eksi bir puan bıraktırıyor ama her güzel bir şeyde kusur olabileceği için bu durumu kafama hiç takmıyorum hatta okuyabilecek fazla sayıda kaliteli yazar bulunmadığından hatta diğer yazarların bir Michael Connelly asla olamayacağından bunu sorun olarak görmüyrum.Connelly romanlarını kronolojik sıraya göre okumanın bir büyük faydasını tekrardan bu romanında gördüm her zaman dediğim belli bir süre sabredin ve Connelly romanlarını kronolojik sıraya göre okuyun derim.
18.06.2009

Eğerki bir romanın ana karekteri bir gazetenin polis muhabiri ise,romanda cinayet romanı ise şüphesiz böyle bir romanı Michael Connelly'den iyi başka kimse yazamazdı.Kurgu seri katil romanı ama öyle şu aralar sıkça boy gösteren o saçma sapan seri katil romanlarıyla alakası tabiki yok. zaten bu romanın orjinal yayın yılı 1995 olmasından ötürü zaten günümüzün komedi seri katil romanları ile kıyaslanamaz tabiki.Kurgu her ne kadar seri katil romanı olsada Connelly kurguyu öyle bir kurmuşki okuyup romanı bitirdikten sonra insanın damağında tat bırakıyor. çünkü katilimiz öyle çocukluğunda kötü günler geçirdiği için vahşice cinayetler işleyen bir psikopat değil tam aksine akıl dolu zeka dolu(tabiki herşey Connelly ustalığı sayesinde)okuru yeterli seviyeninde üstünde meraklandıran kişilik.Connelly romanlarının hoşuma giden başka bir yanıda gerek romanlarının ana karekterleri olsun gerekse yandaki 2. veya 3. karekterler olsun farklı romanlarında ufakta olsa karşıya karşıya getirtip okuruna çok güzel sürprizler sunmasıdır; mesela bu romanında"Los Angeles Times" gazetesinin yazarı Keisha Russell biliyorsunuzki "Betondaki Sarışın" adlı romandaki gazeteci olayından sonra "Son Çakal" adlı romanında karşımıza çıkmıştı. hatta da Bosch'un annesini bulmasında bayağı bir yardım etmişti. ama Connelly romanlarında bu tadı alabilmek için romanlarını kronolojik sıraya göre okumanızı tavsiye ederim. Şahsen ben yaklaşık 3buçuk yıldır Connelly romanlarını edinmeye başladım ama sadece Şair,Kan Bağı,Betondaki Sarışın ve tabikide en az bulunanı Bagajdaki Ceset adlı romanlarına ulaşamadığım için seriye Tünel Fareleri ve Kara Buz hariç başlamamıştım iyikide başlamamışım diyorum tekrardan,bu küçük ayrıtılardan zevk alınca onun için yeni başlayacaklara tavsiyem eğerki Connelly okumaya başlayacaklarsa bir şekilde kronolojik sıraya göre okumanızı tavsiye ederim. Zaten birde www.kitapyurdu.com gibi bir nimet olunca hayatımızda seri tamamlamak hiç zor olmasa gerek hem stok hemde maddi yönden ötürü zaten birde Kitapyurdu'nda Connelly romanlarının yarısından çoğunu bulabiliriz.Tekrardan romana dönersek bir polisiye roman adına ne arıyorsak ne tarz gidişat istiyorsak hepsini bu romana hatta tüm Connelly romanlarında bulabiliriz. Mükemmelinde mükemmeli bir romandır Şair, tavsiye ederim. hatta bir diğer önemli bir konuda hayranı olduğum yazarın hayranı olduğu yazarı yani Raymond Chandler'i okumakta lazım düşünüyorum ki Connelly Bosch serisine ilham olan kaynakta fikir sahibi olabilelim diye ama zaten Raymond Chandler denilince herşey anlaşılır özellikle konu polisiye olursa.
10.06.2009

Koontz'dan yine her zamanki gibi beklenilen kalitede bir roman. hatta romanın sonuna gelince vay canına roman nerden nereye geldide diyebiliyoruz. çünkü ben şahsen o moda girip bayağı bir etkilendim kitaptan,yazar için ne söyleyebilirimki. zaten Koontz denilince yeter herşey ortadadır diye düşünüyorum. yani herşeyi Koontz kelimesi fazlasıyla anlatıyor. ne saçma sapan seri katil romanı yazarıdır nede politik kurgu komedi seviyesinde yazardır,ilk dönemlerinde bilimkurgu ve cyborglar üzerine yazıp ikinci döneminde has korku romanı son döneminde ise tarzını değiştirip üstelik sayfa sayısını 2-3 kat artırıp psikolojik gerilim tarzında yazmaya karar vermiştir. bana göre bundan daha iyisi olamaz düşüncesinide almıştır okurları.Koontz psikolojik gerilim tarzında romanlarını yazmaya başladığında özellikle bizim ülkemizde "artık Koontz okumaktan vazgeçeceğim" tarzında düşünceler çıkmaya başlamıştır. nedenide tabiki romanların konu olarak arkadaşlara ağır gelmesi ve konuları anlayamamasıdır. çünkü onlar politik kurgu komedi romanlarını gerçek gerilim romanı diye tanırlar.Koontz'un bana göre tek rakibi Stephen King'tir. gerçi rakip demek istemem ama Koontz bana göre King'dende iyidir. özellikle psikolojik gerilim romanlarında.Sonuç olarak romanı tavsiye ederim. hem finalde çok kısada olsa İstanbul'a geleceksiniz.
03.06.2009

Tıbbi gerilimin 1 numarası olan Robin Cook'un romanları hiçbir seferinde okuru hüsrana uğratmaz aksine her defasında daha çok zevk verir.Stajlarını yeni bitirmiş evli çiftin hem büyük şehir hayatından kurtulmak için hemde "sistik fibroz" hastası olan kızları için küçük bir kent olan hatta cennet diye tabir edilen Bartlett'e gitmesiyle hayatlarına yeni bir mutluluk daha gelmiştir ama bu mutluluğu ancak Robin Cook'un kurguları bozabileceği için sayfaları çevirdikçe David ve Angela çiftinin istediklerinin hepsinin tersine gittiğine tanık oluyoruz.Gerçektende çok başarılı bir kitap Ölüm Diyeti.Cook'un hemen hemen tüm romanlarında olduğu gibi bundanda baş karekterleri genç evli bir çift doktor ve tabiki erkek doktorun hastahaneye sürekli bisiklet ile gitme tutkusunu bu kitabında da görüyoruz ve aslında bu benzerlikler hiçbir zaman beni rahatsız etmez aksine yazarın bir özelliği olduğunu düşündürür bana.Gönül Suveren'in okuduğum en çok kelime hatası olan çevirisi benim şüphesiz bu kitaptır roman boyunca "kopya" kelimesi "kopye" olarak,"sigara veya sigarası" değilde "sigar ve sigarı" hatta mesela "bu gömlek üstümde nasıl olmuş" değilde "bu gömlek veya ceket arkamda nasıl olmuş" tarzında ilginç cümleler vardı. düşünmedende edemedim acaba bu Coco Channel Türkçe'si mi diye ama bu demek değilki çeviri kötü okunurken zorluk varmı diye hayır tüm Sayın Suveren çevirileri gibi gayet akıcı bir kitap.Son diyeceklerim bir çekirde ailenin güçlüklere nasıl karşı gelip kazanabildiklerinin güzel bir örneği okumanızı tavsiye ederim.
02.06.2009

Ülkemizde ne yazıkki mesleğimle ilgili fazla kaynak bulamıyorum ama Murat Yıldırımoğlu'nun bu eseri değil ülkemize göre dünyadaki diğer eserlerle kıyaslanabilecek bir eser hatta özellikle Sybex'in yayınları ülkemizde olmasına rağmen daha öz olması sayesinde bizim network işi ile ilgilenenler için gerçektende büyük sanş özellik de Sayın Yıldırımoğlu kitabı esprili yazdığı için güzelliğine zevkte katmış.Sistem ve ağ teknolojileri için dediğim gibi ülkemizde yeterli kaynak bulmak gerçektende çok zor ama özellikle ülkemizde Serkan ve Hakan UZUNER kardeşler sayesinde makaleler ve bilgiler ve tabiki webcastler bulabiliyoruz.Kitaba gelince mesela bilgisayarımızda "www.kitapyurdu.com" a erişebilmek için enter tuşuna bastığımızda arka taraflarda en basitinden OSI katmanlarından DNS'e ve tabiki TCP/IP gibi işlemlerin ne işe yaradığını öğrenebiliyoruz ama okuyunca bu konuya yeni başlayanlar için söylüyorum gerçekten de herşeyin enter tuşuna basmakla olmadığını anlıyoruz,kitap için denilenlere katılıyorum doğru yeni başlayanlar için birazdanda fazla ağır gelebilir ama profesyoneller için gerçektende bilgi pekiştirme olsun veya ekstra bilgide olsun yararlı bir kitap. tüm network camiasına tavsiye ederim.