Toplam yorum: 3.077.380
Bu ayki yorum: 4.259

E-Dergi

Uğur DUZLA Tarafından Yapılan Yorumlar

25.02.2009

Son Jüri Üyesi
Mahkeme salonlarında geçen romanlar en az cinayet romanları kadar ilgimi çeker hatta daha çok heyecanlanıp daha çok zevk alırım.John Grisham kendiside bir avukat olması sayesinde bilindik uslubu ile her zamanki gibi yine harika bir roman ortaya çıkarıp biz hayranlarına sunmuştur.Son Jüri Üyesi ilk başlarında birazcık hikaye tadında ilerlesede ama sonraki kısımlarında ağırlığını koyan güzel bir romandır,küçük bir kasabada güzel çekici bir dul kadının çocukları karşısında,kasabanın tabir-i caizse belalı bir ailenin şımarık sayılabilcek genç çocukları tarafından vahşice cinayete kurban edilip ve sonraasında yeni bir genç gazetici olan Wiliie Traynor'ın gelişen olayları ve mahkemenin gidişatını hem korkulu hemde korkusuz sayılabilcek şekilde irdelemesiyle ilerleyen güzel bir John Grisham klasiğidir ama benim kendi görüşüm Grisham tahminimce romanını daha da uzatıp konuya daha da çok derinlik verebilirdi mesela mahkemeleri biraz daha uzatıp cinayet sorgulamalarını biraz daha ayrıntılı anlatarak olabilirdi ama ne kadar kısa olsada çok harika bir roman diyebilirim.Yalnız romanda iki konu dikkatimi çekti birincisi Grisham ara kısımlarda konuyu çok başka yerlere çekmiş okuru konudan uzaklatırmış ve azda olsa bana göre kopukluk olmuştur ama o ara konularda 9 yıl gibi bir süre geçtiği için biraz da normal geliyor insana,ikincisi ise yazarın Hristiyanlık ve kiliselerle ilgili çok fazla bilgi vermesi,Grisham iyi bir Hristiyan hatta sıkı bir Katolik diyecem ama o da değil Grisham sıkı bir inanca sahip olan bir Baptistdir neyse konuyu bende saptırmayayım sonuç olarak okunacak güzel bir romandır iyi okumalar...
21.02.2009

Tünel Fareleri
Güncel şehir polisiyesinin bir numarası olan Michael Connelly'nin yazdığı ilk romanıdır.Tünel Fareleri ilk roman olmasına rağmen Michael Connelly'e polisiye romanlara verilen Edgar Ödülü'nü kazandırmıştır.Michael Connelly bana göre Nelson Demille,Ken Follett,Jeffrey Archer,Michael Crichton,Jonh Grisham,Greg Iles ve David Baldacci gibi hakettiği yere gelemeyen bir türlü yeterli düzeyde okura ulaşamayan hatta tarzları tamamen farklı olsada sürekli Dan Brown ile kıyaslanan ama hepsi yersiz yere olan hiçbirini haketmeyen en az yukarıda yazdığım yazarlar kadar iyi olan mükemmel ötesi polisiye yazarıdır.Harry Bosch serisinde Connelly'nin ustaca akıp giden kalemi sayesinde kitabın ana konusu haricindeen basit konuları bile adeta Bosch ile yaşayıp Bosch ile beraber karar veriyoruz.Harry Bosch öyle bir karakter ki hatta öyle bir kahramanki 24 yaşımda olmama rağmen nasıl 6 ile 14 yaş grubu arasındakiler Marvel Kahramanlarına ilgi duyup adeta hayranları oluyorsalar ben ve eminim benle aynı yaştakiler veya benden büyüklerde dedektifimiz Harry Bosch'a hayran oluyorlardır.Connelly gerçi Rachel Walling(Şair)olsun,Terry McCalebb(Kan Bağı)olsun veyada Mickey Haller(Güneşin Karanlığında)gibi diğer karekterlerinide okuruna sevdirip bir nevi hayranı yapıyor.
Tünel Fareleri'ne gelince dediğim gibi Harry Bosch'un serisinin ilk kitabıdır yalnız "KIZIL VAİZ" isimli arkadaşımızın dediği gibi bu kitaptan sonra Betondaki Sarışın gelmiyor Kara Buz geliyor. Betondaki Sarışın serinin 3. kitabıdır. her neyse Tünel Fareleri her ne kadar ilk kitap olsada sanki 10-15 kitaplık seriye devam ediyormuşuz gibi tat alınıyor romandan.Haryy Bosch'un Vietnam Savaşı'ndaki bir kaç anıları Connelly bize 4-5 paragrafta verip dedektifimizi iyice bize tanıtıyor.Konu olarak akıl almaz komploların yer aldığı insanı yok artık dedirtecek şekilde ilerleyen sürprizlele dolu harika bir cinayet romanı.Birde benim dikkatimi çeken bir husus ise Bosch'un ortağı Edgar'dır.Seride öncelikle "Kemikler Şehri'ni" okumuştum. o kitapta Edgar neredeyse Bosch'tan aşağı kalmayan korkusuz bela dedektifin teki idi ama bu kitaba gelince herhalde Bosch ile yeni çalışmaya başladığından daha önceden tanımadığından Bosch daha kendine benzetemediğinden Edgar biraz daha çekingen sanki biraz daha korkak gibi geldi bana.Demekki Bosch ortağını serinin ilerleyen kitaplarında ortağını kendine benzetiyor.
Sevgili okurlar romanı piyasada bulamazsınız olurda şansınıza bulursanız kitapyurdu kadar uygun fiyata bulamazsınız kitapyurduna mükemmel hizmeti için teşekkür bir borçtur....
13.02.2009

Metal Fırtına
Kitabı daha piyasaya çıkalı 2. gününde almıştım. kitabın ne kadar fazla araştırma yapılmayıp alt yapı oluşturulmayıp yazıldığını bilsemde sırf konuyu merak etmemden ötürü ve birazcık da Türk kahramanlıkları okumak için büyük bir merak ve hatta istekle kitabı alıp daha otobüste eve dönerken okumaya başlamıştım. ama oda nesi internette göz gezdirirken rastlanan bir kaç silah ismi ve akşam ana haber bültenlerinde adı geçen bir kaç devlet başkanı ve bakanlar haricinde tamamen sıfır denebilecek şekilde acemice sırf kitap yazmak için yazılan hayranı olunan yazarlara özenmek için sarfedilen belli belirsiz emek söz konusu.Kitapta Türk Silahlı Kuvvetleri çok basit detaylarla 3. sınıf dünya ülkesi tarzında adeta yapmak için savunma yapan bir devlet şeklinde lanse edilmis Amerika ise kitabın kapak resmi ve kapak tanıtımı yazısı ile birlikte kitabın tamamında süper güç kahramanlar kahramanı şekilde gösteriliyor hatta bizim kahramanımız sanki El-Kaidenin inandıkları dava adına gönderilen militan gibi göreve gidiyor. olmamış gerçektende.
19.12.2008

Pegasus Sırrı
Kitapla ilgili düşüncelerimden çok dikkatimi benim şunlar çekiyor şunun bunun sırrı şifresi veya gizemi adı altındaki kitap isimleri hristiyanlığın öğeleri ile(haç,isa vb.) kitap isimleri çıkıyor sürekli karşımıza Dan Brown ile başlayıp Dante Kulübü veya Dante Denklemi veya bu seri ile olsun veya tabikide bu tarzın ayak izlerinden giden kitap kapaklarında olsun hep kitabın kapağının bir parçası yırtılmış süsü verilir yırtığın arkasından rönesans veya reform devirlerinden kalma(galiba taş ocağa ekmek atıyorlar)resimler oluyor merak ediyorum neden kitap sektöründe bu kadar taklit var neden herkes 10 yıl gibi bir sürede sadece 4 kitap çıkartan ama popüler yazar okuma alışkanlığı yüzünden milyon dolarları kazanan yazar Dan Brown'u taklit ediyorlar.Yaklaşık 20 yıllık yazar olan ve 17 kitabı çıkan (ülkemizde sadece 4 tanesi mevcut) Harlan Coben'nin bile kitapları basılırken Dan Brown'un övdüğü yazar diye basılıyor halbuki Da Vinci Şifresinin arka kapağını çevirseler Harlan Coben'in yorumunda Dan Brown'nu yeni keşfettim diye yazıyor ne yazıkki ülkemizde Nelson Demille gibi yılların yazarının bile kitaplarına yorum yazılırken nede olsa Dan Brown'un önerdiği yazar diye yapılıyor ve birde ikisi kıyaslanıyor.Nelson Demille,Michael Crichton,Robert Ludlum,John Grisham ve Frederick Forysth gibi(hatta koskoca Stephen King ve D. Koontz bile nerdeyse Dan Brown tanıştırdı diyecekeler bizlerle bide kıyaslama yapacaklar)30-40 yıllık yazarları Dan Brown önermiş oluyor ve kıyaslanıyor para kazanmak uğruna böyle yüce bir sektöre gerçektende ayıp değilmi ama aslında yayınevlerinde kabahat yok onlar popüler Türk okuyucusu ne istiyorlarsa onlarda ona göre sunuyor yoksa Pegasusun ne sırrı olabilirki biletten başka.Kitap konu gereği Da Vinci Şifresinin ayak izlerinden gittiği için Tahminimce Da Vinci Şifreside yanlış yerlere bastığı için ben beğenmedim ama kitaba saygımı gösterip okuyup bitirmeden yorum yazmayayım diye sonuna kadar okudum ey yüce Dan Browncular ve Metal Fırtınacılar sizler mükemmel denecek bir eser
10.12.2008

Sıradaki
Büyük usta 2.08'likboyu ile gerçektende en büyük usta olan Michael Crichton'un dilimize çevrilen en son şaheşeridir.MC bu sefer karşımıza gen teknolojileri ile çıkıp biz okuyucuları heyecandan heyecana koşuşturuyor.Tüm Crichton romanları gibi harika denebilcek bir eser mutlaka alıp okumalısınız.Romanı bitirdiğim günün akşamında bir gün önce internette gezinirken Crichton 66 yaşında VEFAT ETTİĞİNİ okudum adeta yüreğim parçalandı nur içinde yat Crichton TOPRAĞIN BOL OLSUN