Toplam yorum: 3.077.321
Bu ayki yorum: 4.200

E-Dergi

Yalçın Kaçar Tarafından Yapılan Yorumlar

03.04.2002

"Bayağı ve sıradan olanı alıp onu yeni bir biçimde aydınlatan kişi ürkütücüdür.Fikirlerimizin değiştirilmesini istemeyiz hiç.Bu istekler tarafından tehdit ediliriz. Önemli şeyleri zaten biliyorum deriz hep.Sonra,Değiştirici gelir ve eski düşüncelerimizi çöpe atar."
Başarıyı getiren değişen koşulları inceleyip gerekli yanıtı verebilmektir. Rakibi yenmenin yolu bazen ona yenilmektir çünkü en büyük düşman bilinmeyendir. Serinin altıncı kitabında saçılmadan gelen bilinmeyen düşmanı yenebilmek için düşmanını tanımaya çalışan kahramanlarımızı görüyoruz. Frank Herbert kitaplarında en sevdiğim taraf kişilerin yaşam felsefelerini belirleyen ve gerçekten din kitaplarından çıkmış havası yaratan yorumlar. Üzerinde düşünüldüğünde gerçekten romandan ayrı kalıcı bir yer edinebiliyorlar. Özellikle "Korku küçük ölümdür, akıl katilidir..." diyen ve korkudan sıyrılıp asıl gerçeği görmeyi öğütleyen bölüm.
03.04.2002

"Sarı miğferler Odrade'nin altında iki yana çekilerek Sheena'nın ve rahibelerinin binaya gireceği bir yol açtılar, sonra Muhafızlar safları sıkıştırdılar.Döndüler ve bina girişinin önünde kavisli bir siper oluşturdular. Mızraklarını belleri yüksekliğinde yatay olarak tutup çaprazladılar.Ötelerindeki kaos yatışmaya başlamıştı. Dansçıların hiçbiri görünmüyordu fakat bir sürü ölü, yaralı vardı; insanların kimisi yerlere serilmişti, kimisi de sendeleyerek yürüyordu. Kafalarda kan vardı."
Zaman yeterince uzunsa, politika kum fırtınasında iş bitirir ve fırtına öncesinde duran kişi kumlar yere indiğinde düşmanların dostlarla yer değiştirdiğini görür. Bu zamanlarda koşullar ne olursa olsun yanınızda olmasını istediğiniz belirli insanlar vardır. Saçılmadan dönen cadılarla yapılan savaşta yeniden bedenlenen Duncan Idaho ve arkadaşlarının mücadelesi kitabın su gibi akmasını sağlıyor. Büyük kalabalıklardaki kararlı kişilikler kendilerinden beklenmeyecek büyük değişikliklere neden olabiliyor.
03.04.2002

"Müze fremenler yolun üzerinde toplandılar, kırmızı ve mor renkli iç cübbelerini açığa çıkarmak için dış cübbelerini yere bıraktılar.Moneo derin derin soludu.Fremenler, hacılar gibi renkli cübbelerin altına siyah bir şeyler giymişlerdi.Öndekiler ellerindeki kağıt ruloları sallarken geri kalanlar İmparatorluk kafilesine doğru şarkı söyleyip dans etmeye başladılar."
İmparator Leto, solucan Tanrı olarak kendini ve hüküm sürdüğü alanı büyütürken asıl kök olan Fremenler gittikçe kendi vatanlarında esir olur ve körleşirler. Her İmparatorluğun başına gelen büyüdükçe aslını kaybedip başka uluslara karışması ve varolan kurumların zamanla değişip etkinliğii kaybetmesidir. Serinin dördüncü kitabı bir Tanrı yönetimi altında insanların durum ve düşüncelerini çok güzel betimliyor. Frank Herbert gerçek bir sosyolog ve tarihçi gibi öykü çatısını insan ilişkileri ile kurmuş.
03.04.2002

"Hayvanı güden kancalarının altında solucan hızlandı.Rüzgar,cüppesini vücuduna kırbaç gibi çarpıyordu.Kendisinin de solucanın güdüldüğü gibi güdüldüğünü hissetti, dölündeki yaratımın yoğun bir akıntısı.Her gezegen gibi her yaşamın da kendi ömrü olduğunu hatırlattı kendi kendine."
Fremen ulusunu uyandırıp koca İmparatorlu'ğu yangın yerine çeviren Paul, Cihaddan sonra iki çocuğunu ortada bırakarak ortadan kaybolur. Dedesinin adını taşıyan Leto yeni imparatorluğu kurmak için kendini insanüstü bir yaratığa çevirmekten çekinmeyecek ve gezegenler üzerinde yüzyıllar sürecek yeni bir İmparatorluğu kuracaktır. Seri devam ediyor. Sürekli akan hareket, incelikli kurgular, Frank Herbert tempoyu hiç düşürmüyor.
02.04.2002

"Hamburg'da ilk hayvan terbiyecisinin eline teslim edilmemden kısa süre sonra, önümde iki yol olduğunu anlamıştım : Hayvanat bahçesi yada varyete.Duraksamadım, şöyle dedim kendi kendime : bütün gücünü kullan, bir varyeteye kapağı atmaya bak ! Çıkış yolu budur senin için; oysa hayvanat bahçesi, yeni bir parmaklıklı kafestir yalnızca; oraya girdin mi, hapı yuttuğun gündür."
İyi bilinen yazar Franz Kafka'nın fazla bilinmeyen bir öyküsü. Bir böceğe dönüşen insanın hikayesinde ne kadar değişik ve şaşırtıcı da yazabileceğini gösteren Kafka'yı Borges bu öyküsüyle okunmaya değer Babil Kitaplığı serisine katmış.