Okuyup bitirdikten sonra idamın hala bir ceza olduğunu düşünmeyeceğinizi umarak okumanızı tavsiye ediyorum. Söylenecek çok şey var aslında bu kitap hakkında. Kitaptan kısa bir alıntı yaparak belki düşüncelerimi özetleyebilirim.
“Bunun çok güç bir şey olmadığını, insanın ıstırap çekmediğini, rahat bir son olduğunu ve bu şekilde ölümün çok kolaylaştırıldığını anlatıyorlar.
Ah! Ya bu altı hafta süren can çekişme ve gün boyunca devam eden bu hırıltı ne peki? Bazen çok yavaş, bazen çok hızlı akıp giden ve artık geri dönmeyecek olan günün korkulan yanı ne? Darağacında biten bu işkence merdiveni ne? Onlara göre bunlar acı değil! Bunlar, kanın damla damla bittiği, düşüncenin sönmesine benzer çırpınmalar değil mi? Ve sonra, sözde acı çekilmiyormuş. Gerçekten buna inanıyorlar mı acaba? Bari kesilmiş bir kafanın, sepetin ucundan kanları akarken doğrularak, halka hitaben, “Hiç de acımıyormuş!” diye haykırdığını söylesinler! Onlara teşekkür etmek için gelen ve “Çok iyi bir buluş. Bunu hiç değiştirmeyin, mekanizması iyidir,” diyen ölüler de mi var yoksa? Bunu Robespierre mi dedi, yoksa 16. Louis mi? Hayır! Bir dakikadan, bir saniyeden az bir zaman içinde her şey bitecek. Onlar, düşüncede bile olsa, acaba aşağı inen o ağır ve keskin bıçağın eti böldüğü, sinirleri kestiği ve omuru parçaladığı sırada, onu yaşayan insanın yerine kendilerini koymuşlar mıdır? Ama ne fayda! Yarım saniyecik bir süre! Bir anda ustalıkla yok edilen bir acı! Korkunç!”