E-Dergi

Yine harikaydı, yine çok güzeldi.

Martin Beck yine efsaneydi ve artık bir başkomiser. Bu sıralar okuduğum serilerin karakterlerine hayranlığım her kitapta daha da artıyor. Kitaba başlıyorsun ve bir bakmışsın hop bitmiş o derece akıcı ve güzel. Polisiye severlerin kesinlikle okuması gereken serilerden biri. Şiddetle tavsiye ediyorum.

Martin Beck serisinin ikinci kitabı da bir oturuşta bitebilecek bir kitaptı. Günümüz polisiyeleri gibi çok aksiyon yok ama dolu dolu ve zekice bir polisiye serisi. Bu sefer de İsveçli bir gazeteci arkasında hiç iz bırakmadan ortadan kayboluyor ve Beck, Budapeşte’de soruşturmayı yürütüyor. Beck karakterine kanım çok ısındı

Bazı öyküleri beğendim ama çok güzeldi diyemeyeceğim. Tabii ki tekrar Mine Söğüt okumama da engel değil. Kitabın içindeki illüstrasyonlara da bayıldım söylemeden edemeyeceğim.

Heyecanlı bir casus hikayesi okuyacağımı sandım ama yanılmışım maalesef. Ağır, temposu düşük, fazla ayrıntılı bir kitaptı. Aylardır elimde süründü. Benim bu kitapları yarım bırakamama huyum, kendime işkencem ne olacak bilmiyorum. Atlaya atlaya okuduğumu itiraf ediyim. Kısacası bana göre değildi. Klasik severler sevebiliri de ekliyorum.