Toplam yorum: 3.075.624
Bu ayki yorum: 2.500

E-Dergi

denizmavi Tarafından Yapılan Yorumlar

14.05.2007

İsrailli muhalif kimya profesörü Israel Shahak'tan, İsrail'in tüm kirli çamaşırlarını görebileceğiniz güzel bir eser. Yazarın diğer üç kitabını okumuş olan okuyucular, daha önceki kitapların bazı bölümleriyle burada yeniden karşılaşabilirler. ABD'nin kendi elini bulaştırmak istemediği pis işleri İsrail vasıtasıyla yaptığını ileri süren Shahak, ilginç tesbitlerde bulunuyor. İsrail'in ırkçı bir devlet olduğunu da sık sık öne süren yazar, çeşitli örneklerle bunu isbata çalışıyor. Türkiye'nin açıkça İran'a cephe almadığı sürece PKK derdinden asla kurtulamayacağını da öne sürüyor yazar.
11.05.2007

Artık hangi kitapların çok ilgi gördüğü anlaşıldı. Biraz buğulu ortamda kalmış tarihi konuların üzerine komplo teorilerini ekleyip, bugüne uyarlandı mı tamamdır. Gelsin baskı üstüne baskı. Bu kadar zaman alıcı bir çalışmayı insanların faydalanacağı bir halde kitaplaştırmaktansa, sansasyon yaratıp, dedikodu biçiminde okuyucuya sunmayı tercih etmiş yazar. Kendi tercihidir, bir şey diyemeyiz. Ancak ben okuyuculara şunu hatırlatmak isterim ki, bilgi haznenizi geliştirmek, yeni ufuklar kazanmak için değil de; kim nereden gelmiş, hangi dergaha şeyh olmuş, o dergahtakiler kimlerle oturup kalkmış türünden dedikodulara meraklı iseniz bu kitap ilginizi çekebilir. Asla kaynak olarak kullanılabilecek bir kitap değil, sadece hoş vakit geçirebilirsiniz bu kitap ile. İsimleri yeterince aklınızda tutup birbirine karıştırmazsanız tabii.
07.05.2007

Yalçın Küçük'ten son zamanlarda okuduğum en ciddi kitap. Bizdeki tarihçiliğin masallardan ibaret olduğundan yola çıkmış yazar. Tarih diye, masallarla uyutulduğumuzu çeşitli örneklerle ortaya koymuş. Mesela, Çanakkale muharebelerinde, M.Kemal'in göğsündeki saate şarapner parçası isabet etmesi ve bu şekilde ölümden kurtulmasından sonra M.Kemal'in, bu saatin manevi değerinin ileride Türkiye için önemini kavrayamayarak Alman General Liman Von Sandarse hediye etmesini, Liman Paşanın da bunu bir müzeye vermek yerine evinde saklamasını, Liman paşanın evine giren bir hırsızın da bu saati çalması yazarın dikkatini çekmiş ve "şarapner parçası isabet ederek yılık yamuk olan bir saate de hırsızlar çok önem verirler ya" diyerek, konunun mantıki temelden yoksun bulunduğuna dikkat çekmiş. Buna benzer pek çok konu Yalçın Küçük tarafından masaya yatırılmış. Zevkle okunan bir kitap olmuş.
04.05.2007

Çanakkale Muharebeleri, iki anlayışın arasında sıkışıp kaldığından gerçek tahlillerinden uzak kalıyor ne yazık ki. Muhafazakar kesim, iman gücünün önemini, Kemalist kesim de M.Kemal'in ne büyük bir deha olduğunu ortaya koymak için kullanıyor Çanakkale Muharabelerini.
Bu kitapta da yazar, savaşın gerçek sebeplerini genel geçer ezberlerle geçip, muharebe içinde gösterilen kahramanlıklara değinmekle yetinmiş.
Yazar, 20 yıldan fazla bir süre önce liseden hocamdır ve kendisine büyük hürmetim vardır. En temel tarih ve edebiyat bilgilerimi kendisine borçlu olduğumu bildirmeyi de borç bilirim.
Çanakkale Muharebelerinin, hiç ilgi görmeyen yönlerinin de masaya yatırılması gerektiği inancındayım. Çanakkale muharebelerinin gerçek nedeni, İngiliz ve Fransız gemilerinin, Almanlara karşı direncini artırmak istedikleri Rusya'ya yardım amacıyla boğazlardan geçmek istemiyorlar mıydı? Rusya bu yardımı kabul ederken dahi, boğazlardan geçerken kesinlikle İstanbul'da bir işgalin kabul edilmeyeceğini bildirmedi mi? (bunu yazar da belirtmiş) Daha önceki dönemlerde de Ruslar, İstanbul'a göz diktiğinde İngilizler tarafından, İngilizler göz diktiğinde de Ruslar tarafından buna mani olunmadı mı? İngiliz ve Fransızların Rusya'ya yardım ulaştırması ile Almanlar güçlerini iki cepheye bölmek zorunda kalmayacak mıydı? Bunu gören Almanlar ne pahasına olursa olsun İngiliz ve Fransızların boğazlardan geçirilmemesi gerektiğine karar vermediler mi? Bu durumu garanti altına almak için tüm Osmanlı genel kurmayı Almanların emrine verilmedi mi? Almanlar da bu şekilde tüm Osmanlı evlatlarını bir mermi gibi harcayarak Çanakkale'de ölüme sürmediler mi? Bunlara evet diyorsanız Çanakkale Muharebeleri bizim savaşımız değildi. Çanakkale Muharebeleri için ezberletilenlerden biri de; Çarlık Rusyası yılıkmış, bolşevik devrimi yapılmışmış. Aman ne iyi olmuş! Sanki Bolşevik Rusya'nın Rusları uzaydan getirildi, Sanki bizlerin ve dünyanın başına daha fazla dert olmadı. Bir diğer ezber de, İngilizler sömürgeleri karşısında itibar kaybetmiş. Evet, bu utançla bütün sömürgeler kendilerine başka efendiler buldu sanki hemen. Biz görmek istemesek de Çanakkale Muharebeleri, Birinci dünya savaşındaki muharebelerden sadece biriydi ve sonuçları bizler açısından ağır bir muharebeydi. Pek çok yetişmiş insanımız da bu muharebelerde kaybedildi. Yetişmiş insanını kaybeden bir ülkenin kendisini tekrar toplamasının ne kadar mucizelere kaldığına neden hiç değinilmiyor?
İngilizler ve Fransızlar, bu dünya savaşının gün sonunda, galip olan tarftan biriydi. İstanbul'un işgal edilme riski vardıysa, İstanbul zaten işgal edildi. O zaman değil de, 3 sene sonra.
Çanakkale Muharebeleri, yenik olarak çıktığımız dünya savaşının içindeki muharebelerden sadece biriydi. Çıkarmamız gereken dersler olduğu muhakkaktır. Çıkaracağımız derslerin farkına varmak, şehitlerimizin ruhlarını daha fazla rahatlatır düşüncesindeyim.
01.05.2007

Sovyet Rusya'sında, bir ailenin fertlerinin farklı zamanlarda ülkesinden kaçarak Fransa'ya yerleşmesi, burada casusluk yapmaya zorlanmaları, Rus ajanlarının da bu aile fertlerine ulaşmaya çalışması ekseninde geçen bir macerayı konu ediniyor. Yazar zaten eski bir üst düzey İngiliz ajanaymış. Bu da kurguladığı olayların gerçeğe yakın olabileceğini düşündürüyor. Yazarın okuduğum ilk kitabı. Eser Karakaş bir makalesinde kitabın okunmasını tavsiye ettiği için okudum. Fakat şunu söyleyebilirim ki hayatımda okuduğum en sıkıcı roman oldu bu. Konular birbirinden çok kopuk gelişiyor. Bir roman akıcılığı içinde okuyucuyu içine çekip sürükleyemiyor. Okuyana bir bilgi, düşünce genişliği kazandırmıyor.