Tesettür karşıtlarından ziyade (ya da düşmanları mı demeliyim, çünkü karşıt olmakla, düşmanlık arasında çok ince bir ayrım var) MÜSLÜMANLARIN okumaları gerektiğine inandığım çok kıymetli bir eser. Mustafa İslamoğlu'nun düşünce yazıları serisinden ''Tesettür ve Hicab'' konulu bu sayının verdiği mesajlar, met'alaşan kadınların ibretlik ve acı gerçeği karşısında, tesettürün ilahi hikmetlerinin bu asırda nasıl tecelli ve tahakkuk ettiğine, bundaki ilahi muradın ne olduğunun bir kez daha kalben ve beynen idrak edilip özümsenmesine, çok çok katkılarının olacağını ümit ettiğim bir eser..
Yasakçı zihniyetin patalojik bir marazdan başka hiçbir şeyle izah edilemeyecek olan tavrı, İslamoğlu hocanın ufuk süzgecinden öyle isabetli, ilginç benzetme ve psikolojik analizlerle çıkıyor ki okuyucuların karşısına.. Buna bir de 90 yıl önceki tarihi gerçekler eklenince yasak üzerinden ne gibi emellere ulaşılmak istendiği, ağaçık bir şekilde zihinlerde beliriveriyor.. Bu yasağın tohumlarını atan odakların hala bu ülkede nasıl birer tabu gibi muhafaza edildikleri, tesettür üzerinden asıl hedefin İslam'ı bertaraf etmek olduğu, eserde sunulan muazzam bir mantık örgüsü ve sebep-sonuç diyagramında müşahade ediliyor.
Tesettürün, Müslümanlar tarafından hem pratikte, hem de mana olarak, hala anlaşılamamış olduğu, öz itibariyle nasıl çarpıtıldığı ve tesettür gibi maslahatı çok yönlü olan bir emrin ilahi hikmetleri ve onun ilişkiler arası misyonunun ve verdiği mesajın hala idrak edilemediğini gösteren harika bir eser.. Tesettür konusunda beyin fırtınasına ve gönül muhasebesine davet edildiğini anlıyor insan adeta..
Bu ülkede artık bir şeyler değişiyor ve yasakçı zihniyetin psikolojik, sosyolojik hastalıkları su yüzüne çıkıyor. Kitapta malum odakların yaşam tarzından, fikir anlayışından sunulan örnekler görüldükçe İslam ve tesettür ni'metinin ne kadar şükredilecek bir lütuf olduğu anlaşılıyor.
Eseri önce tesettürdeki hikmetleri kavramalarını arzu ettiğim, MÜSLÜMANLARA...İkinci olarak, tesettür hakkında bilgi sahibi olmayan, bilmediğini kabul eden fakat iyi niyetle de araştırıp bilgi edinmek isteyenlere..
Ve son olarak psikolojik röntgenleriyle yüzleşmek isteyen, neye niçin düşman olduğunu bile bilmeyen, bilmek istemeyen malum tabakanın da bu eserden ''KENDİ AYNALARIYLA'' karşılaşmaları için nasiplenmelerini dilerim. Aynalarını artık tüm halkın gördüğünü, kimyalarını çözmüş olduklarını da bilmelerini isterim..
Eminim o tabaka da en az bir müslüman kadar, o kitaptan alacağı mesajı biliyordur. .
Söz ona da ulaşırsa, emanet hakikaten yerini bulacaktır..
Tıpkı Mü'min Suresi'nde bir mü'minin, imani hakikatleri Firavun'a duyurduğu gibi..