E-Dergi

ikrara varmak isteyen önce tüm putlarını"LA" ile dinamitlemeli... "LA" bir itiraz değildir,tam aksine secdeye yer açmaktır, bildik bir kere daha... kitabın anlattıkları bilinmedik şeyler değil.o kadar fazla bilindik ki insanı dehşete düşürüyor.en çok da "bu Kabil değil,bu benim" dediğinizde ürküyorsunuz kendinizden.psikolojik testlerle kendini tanımaya çalışanlar asıl bu kitabı okuyarak kendilerinin kim olduğunu görmeye çalışabilirler. ayartan mı, ayartılan mı ? habil mi, kabil mi ?

ırak'ı anlamaktan çok Irak'ı öğrenmek de diyebiliriz.hiç bir zaman kendi haline bırakılmamış bir coğrafya ve hiç bir zaman umutla gökyüzüne bakamamış bir halk.bu halk öyle bıkmışki elini eteğini çekmiş çoğu kez devlet koltuğuna oturandan,oturtandan."bana dokunmayın" istemiş.dokunulduğunda ise ince hesaplara kafa yormaksızın kendini mıhlamış yere.ölmedikçe hareket ettirilememiş.buna isteyen mücadele desin,isteyen yılgınlık,isteyen dikbaşlılık...Irak, herkesin bir tarafından tutup çekiştirdiği bahtsızbir toprak parçası...

kitap,derslerde okutulmamış tarihi konulardan bahsediyor.ama bu tarihin artık çok kayıtdışı olduğunu düşünmüyorum.bu bilgiler eskisi kadar gizli kapaklı değil.tarihin arka sokaklarını merak edenler için güzel ve anlaşılır bir başlangıç sayabiliriz kitabı.buyurun tarihimizi kayıt altına almaya,hadi kolay gele...

tek kelime ile bu kitap, bizi hamaset edebiyatından kurtarıp efsane üretmektense bilgiyle konuşmaya yönlendiriyor.içimiz acıyarak şunu tekrar farkediyoruz.asırlardır ne oyunu oynayanlar oyunu değiştirmiş, ne de oyuna gelenler aynı pilavı yemekten vazgeçmiş.

kitabın kurgusu İskender pala'ya ait değil.üstad,el yazması bir eseri derleyip bize sunmuş.dilinin değdiği her kelam gibi bu kitapta muhteşem olmuş.olay örgüsünün giriftliği bir yana kelimenin gücü ve sihri bir kez daha beni kendine hayran bıraktı."Rabbim kalemine kuvvet versin"demekten başka sunulacak bir hediye mükabil değildir...