Toplam yorum: 3.077.321
Bu ayki yorum: 4.200

E-Dergi

Fatih TÜRKMEN Tarafından Yapılan Yorumlar

16.01.2009

Devrin sahibi devasa kamet Üstat Bediuzzaman Said Nusi Hz.nin seçkin ve güzide arkadaşları ile kastamonu'da din-i mübin adına ne zorluklara katlandıklarını ve birbirlerine kardeşane yazılan mektupları bukacaksınız bu eserde. ebcet hesabına dair merakı olanlarda bu mükemmel eserlen faydalanabililer.
16.01.2009

Kitapta vatanı milleti dili dini için maddi anlamda çok büyük servet karşılığı değil; sadece Allah rızası için Çin’e Maçin’e dünyanın dört bir tarafına giden günümüz yiğitlerrinin destanı anlatılıyor. Bu civanmertlikleri son olarak Efendimizin arkadaşlarında, gül devrinde görülmüştü. Kesinlikle herkese tavsiye ediyorum.
16.01.2009

Kayıp zaman izinde Marcel Prosut yaşadığı ayrılık açısını edebiyatın kendisine sunduğu imkanlar doğrultusunda çok iyi anlatmış. Sevdiği ve derin bir aşk ile bağlı olduğu Albertin’in, ansızın ondan ayrılıp gitmesinden sonra düşünce dünyasında , Neden benden ayrıldı ?sorusuna cevaplar bulmaya çalışıyor. Daha sonra ölüm haberini alıyor ve zamanın geçmesi ile başka kadınlara karşı duyduğu ilgi ve yaşayacağı aşklar ile yerini doldurmaya çalışıyor. Fakat içini kemiren ayrılık nedenini yakın arkadaşlarından öğrenmeye başlıyor. Sevdiği kadının eşcinsel biri olduğunu öğreniyor. Bir türlü Albertinle birlikte olamadığından dolayı bu duygusunu onunla ilişki kuran arkadaşaları ile aşk yaşayarak anlamaya ve hissetmeye çalışıyor. Daha sonraları geçen zaman açılarını ona unutturur. Ardından harika bir Venedik gezisine çıkar ve orada da Albertin’in hatıraları debreşir. Ve sonraki kitabında devam edecek şekilde kitabı sonlandırır. Bence proust okumak isteyenler başka kitabından başlarlarsa daha iyi olur.
08.01.2009

Aşk ve sevgi varlığı iki cins için malum , fakat mahiyeti herkesçe muhal olan iki soyut kavramdır. Aşk ve sevginin parmak izi gibi olduğunu düşünenlerdenim. “Ateşler “ kitabında Marguerite Yourcenor, tarihte yaşanmış büyük aşk hikayelerini bölüm bölüm anlatarak onların hissetiği duyguları açıklamaya çalışmıştır. Cümleler harika denebilecek düzeydedir. Adeta üzerinde çok uzun uğraşlar verilerek tıpkı duvar ustası gibi tek tek dizilmiştir. Her cümlede yazar insana aşkın sıcaklığını hissettirip bize nefes aldırmaktadır. Kitap, yazarı tarafından hiç tashihe uğramamıştır. Anlatım biraz ağırdır. İyi anlamak için kitabın arka tarafında aşk hikayelerine dair “ yardımcı notlar” verilmiştir. Muhakkak önce okunup sonra kitap okunmalıdır. Kitap ilk görüşte yüzündeki nikabı açmakta utanan sevgili gibidir. Marguerite Yourcenor, duygularını çok etkileyici anlatıyor. Kitabın en zor tarafı yazarın birbirinden kopuk düşünceleridir. Her şeye rağmen soyut kavram olan aşkı anlama ve anlamlandırma içinde olsa yazarın sesine kulak verilmelidir.
08.01.2009

Bu kitap Brezilyalı zenci kadın, Carolina Maria de jesus’un hatıra defteridir. Kadının sefaletlerle dolu hayatında çektiği açıları dentansı bir şekilde anlatmaktadır. Roman bir gazetecinin tesadüfen bulup okumasıyla ortaya çıkmıştır. Afrika’nın Sao Paolo şehrinin kenar mahallelerinden biri olan Favelada’ki gecekondularda 9 metrekarelik iki göz odada üç çocuğu ile yaşamını (yaşadıklarına da yaşam denecekse) sürdüren bu kadının ve Favelıların yaşadığı insanlık dramını konu edinmektedir.
Kitap Zamanı’nda (aylık Zaman gazetesi eki) ” Benim Kitaplarım “köşesinde Sadık Yalsızuçanlar’ın “Çöplükten Sözlere “ yazısında bu kitabı okumaya yelken açtım. Kitabı okuyuşum da okumanın tadına varmayı ve kitabın cümlelerinin ve kelimelerinin şimdi böyle bir dramı bizlere anlatma ve bizi haberdar etmek için ne kadar yayarlı olduğunu gördüm. Carolina sefil, rezil ve fakir mi fakir bir hayat yaşıyor. Açlığın renginin sarı olduğunu ilk defa ondan öğreniyorum. Bir annenin açlığın boynuna zincir vurduğu yoksulluğun ayaklarına prangalar taktığını , fakirliğin ellerine kelepçe vurduğu ve bu durumdan dolayı çok defa yaşamayı ölmeye yeğlediğini ve inancının buna engel olduğunu ve dua zırhını kuşanarak bu mahkumiyetlere göğüs gerdiğini bizlere göstermektedir. Carolina : “Hayatta yaşamaktan daha zor bir şey yoktur.” diyor. Gerçekten de doğru söylüyor. Carolina bana sahip olduklarımın kıymetini bilmeyi öğretti. Bu kadın, içinde bulunduğu çıkmazlardan, yazarak ve okuyarak çıkmaya çalışıyor. Geceleri kendine gökyüzünden makasla elbiseler kesecek kadar da hayaller kuruyor. Güne her sabah çoğu kez üçte ya da dörtte su almak için sıraya girerek başlıyor ve dilinden sabah şarkıları hiç eksik olmuyor.
Bu kitab; mutlaka her okurun okuması gereken bir kitaptır. Tekrar tekrar okunarak da insanlığımızın cilalanması gerekir. Çöplük, bana: “Hayatta yaşamaktan daha zor bir şey yoktur.” hakikatını yeniden idrak etmemi ve öğrenmemi yeniden sağladı vesselam.