E-Dergi

Okuyanlar sarsıcı bir kurguyla karşılaşacak. Sarsılmak için okumayı düşünüyorsanız, okumanızı tavsiye ederim.

Okuduğum en iyi Türk Klasikleri arasında yerini aldı. Gerçekten bu kadar beğenerek okuyacağımı düşünmüyordum aslında. Karakterler ve yaratılan dünya eşsizdi. Ahmet Mithat Efendi'yi ve bu eserini sık sık edebiyat derslerinde de görüyordum, hepimiz de görmüşüzdür. Her şeyiyle dört dörtlük bir eser olduğunu mutlulukla söyleyebilirim. Kitabın konusuna değinecek olursam yazarımız bu dönem yaşanan alafranga ve alaturka durumunu çok güzel yansıtmış. Bir tarafta batı özentisi bir Felâtun Bey, diğer tarafta da kendisini geliştirerek, eğiterek bir beyefendi haline gelen Râkım Efendi var. Ağırlık olarak Râkım Efendi'yi okuyoruz ve onun yakınında olan karakterleri. Bir de içeride işlenen çok güzel bir aşk duygusu var. Bildiğimiz aşk duygusu gibi değil de daha naif bir hali yani tamamen saf bir aşk diyebiliriz buna. Gerçek bir kalben sevgi var ve bunu okumak gerçekten çok güzeldi, sadece okumak değil bir yandan hissediyordum da. Benim için güzel bir yere sahip olacak kendisi.

Bugün sizlere İş Bankası Kültür Yayınları'nın Türk Edebiyatı Klasikleri dizisinin ilk kitabı olan Kuyrukluyıldız Altında Bir İzdivaç'ın yorumu ile geldim. Hemen yorumlamaya başlayalım o halde. Kitabımız İrfan adlı bir adamın Halley kuyrukluyıldızının dünyaya çarpacağını iddia etmesiyle başlıyor. Tabii bunu öğrenmesi ile mahalle karışıyor özellikle de kadınlar arasında dedikodular hemen yapılmaya başlanıyor. İrfan, bu şekilde birçok kadını korkutarak onlardan intikam almaya çalışıyor aslında. Kitap aşk, evlilik gibi konuları ele alsa bile aslında burada insanların ne kadar rahat bir şekilde yalan söyleyebildiklerini, onların ne kadar zayıf karakterler olduğunu gösteriyor. Kitap yeri geldiğinde sıkıcı olabiliyor, yeri geldiğinde de yüzünüzü güldürebiliyor. Gürpınar gibi bir kalemin mizah yeteneğini ve diyalog konusundaki ustalığını rahatça görebiliyoruz bu eserinde.

Okuduğum en muazzam eserlerden biriydi. Çok küçük yaşlarda okumuştum ama bu denli yoğun duygular yaşayamamıştım. Şimdi anlıyorum ki Namık Kemal boşuna "Vatan Şairi" ve "Hürriyet Şairi" unvanlarını almamış.
Eser içerisinde bizlere muazzam bir aşk, muazzam bir vatan sevgisi sunuluyor.
Bu aşk hem vatan için, hem de birbirini sevenler için işlenmiş...
Herkese tavsiye ediyorum, bir an önce okumalısınız diyorum.
Birçok duyguyu yoğun bir şekilde yaşayacağınıza da eminim. Belki o vatan sevgisini görünce duygulanıp, gururlanıp ağlayabilirsiniz de...
Bu arada Silistre'yi vermek, vatanı vermek gibi görüldüğünden eserin ismi de Vatan Yahut Silistre olmuştur. O dönemin en önemli bölgelerinden birisiydi Silistre, ve Namık Kemal burayı bu tiyatro eseri ile ölümsüzleştirdi...

Yeğenim için almıştım, çok beğendi kendisi de. Devamı da gelecekkkk.