E-Dergi

Geleneksel İslamın ana kaynağının bizim zannettiğimiz gibi Kur'an-ı Kerim olmadığını, "icma" kavramının bize anlatıldığı gibi Kur'an yada sünnette yer almayan konularda değil, ayetlerin ne anlama geldiği alanında kullanıldığı, muhkem-müteşabih kavramlarının anlamlarının saptırılarak Allahın apaçık olduğunu ilan ettiği Kur'anın sadece alimlerin tefsirlerinden okunmadıkça anlaşılamayacağı kavramının ortaya atıldığını, nebi-resül kavramlarının anlamlarının saptırıldığını, nebilerin hata ve günah işleyebildiklerini, Sünnet anlayışımızdaki çarpıklıkları ve çelişkileri anlatıyor. Beyin açan bir kitap.

Atatürkçü gençlik gibi olaylara objektif bakamayan, fanatik ve tutucu bir grubu ele aldığı için daha en başından çok sıkıcı bir kitap. Eleştiri konusu yaptığı Atatürkün kutsallaştırılması yada Kemalizmin bir dine dönüşmesi olaylarını ise yeterince iyi ele alamamış. Bu kutsallaştırma işleminin henüz Ata hayatta iken, heykellerle ve şiirlerle başlatıldığı, öldükten sonra ise CHP karşısında var olma savaşı veren DPnin Atatürkü aşırı sahiplenişi, daha da kutsallaştırması bu kitapta yok. Peki bu kitapta ne var? İlkokulda öğrendiği bilgiler ışığında Atatürke tapınan iyi aile çocuklarının, ideal Türk gençlerinin duygusal deneyimleri...Yer yer içerdiği teknik terimler ise sadece sosyoloji alanında kariyer yapanlara hitab ediyor. Yetersiz...hayal kırıklığı...

Evrim teorisinin sarsılmaz delilleri kabul edilen ve okul kitaplarımızda halen bulunan java adamı, miller clark deneyi, embriyolardaki solungaç yarıkları, arkeopteriks ara türü gibi tüm verilerin uydurma olduğunun çoktan kanıtlandığını görmek çok şaşırtıcı. Hele big bang teorisi; bir başlangıca ve özellikle bir akıllı tasarımcıya işaret ettiği için bilim adamlarının ısrarla onu yalanlamaya yada dejenere etmeye çalışması ise çok düşündürücü. Yazar bilim adamları ile görüşüyor, içerik bilimsel ve mantıklı, üslup ve dil çok akıcı ve güzel.

Beni en çok çarpan bilgi; Mustafa Kemal Karabekirle anlaştıkları üzere başkomutan olmuyor. Meclisin başına geçiyor ve teşkilat-ı esasi (yeni anayasa) ilan ediyor. İstanbul bunun gizli bir cumhuriyet ilanı olduğunu anlıyor ve pozisyon alıyor. Daha işin başında istanbul ve ankara birbirine düşman oluyor. Ve en hassas zamanda kuvayi milliye iç isyanlarla mücadele etmek zorunda kalıyor.

Günümüzün ünlü Matrix filminin temel felsefesini de oluşturan kitap, iki kişinin konuşması şeklinde akıcı bir dille ilerliyor, duyularımızın objektif olmayışı, duyuları beyine taşıyan elektriksel sinyaller, rüyaları gerçek sanmamız gibi örneklerden yola çıkarak aslında maddenin var olmadığını, zihinsel bir yanılsama olduğunu, tüm zekaların ise mutlak zeka olan Tanrının alt parçaları olduğunu anlatıyor.