E-Dergi

BRiTANYALI balıkçılar, her yaz kuzeye çıkarlar, İzlanda’ya kadar uzanarak ailelerini geçindirecek büyük avı kovalarlar. Aylarca denizlerde avlandıktan sonra ülkelerine dönerler, mahsullerini satarlar. Nişan, düğün, tören, balo gibi eğlencelerin Paimpol’da hep sonbahara rastlaması bundandır.

Sylvestre ile Yann da, bu balıkçılardandır. Sylvestre Moan, henüz on yedi yaşındadır. Başaltında, öbür balıkçılarla birlikte, Yann Gaos’un inmesini bekler. Balıkçıların piri Meryem Ana’ya kadeh kaldırılacaktır. İşte yeni bir mevsim daha açılmıştır.

Çevre halkı arasında son zamanlarda harabede bir kız çocuğunun yaşadığı söylentisi çıkar. Bu konuda kimse emin değildir. Kızın adının Momo veya buna benzer bir şey olduğu söylenir. Kızın yaşını bilen yoktur. Üstü başı ve saçları kir içindedir. Çevre halkı bir gün Momo ile konuşup kim olduğunu, nereden geldiğini öğrenmek için harabeye gelir. Momo en başta çevre sakinlerinin kendisini oradan kovacağını düşünerek onlarla konuşmaz. Sonrasında gelenlerin iyi insanlar olduğunu görür ve onlarla konuşmaya başlar.

Kitap psikoloji ağırlıklı olmasına rağmen olabildiğine sade bir dille yazılmış ve hikaye olarak kurgulanmış.Hikaye kurgusu her ne kadar yüzeysel olsa da anlatılmak istenenlere odaklanması bakımından bu yüzeysellik hoş görülebilir.
İçerik olarak Yetişkin çocuk kimdir?Nasıl tanınır?Bu durumun böyle olmasının nedenleri nedir? gibi soruların cevaplarını bulabileceğiniz aynı zamanda her düzeyden insanın sıkılmadan okuyup anlayabileceği bir yalınlıkta kaleme alınmış.Bunun yanında kitapta sağlıklı aile ile sağlıksız aile arasındaki farklar karşılaştırmalı olarak anlatılmış.Ailelerin çocukların karakter oluşumundaki etkilerine de değinmeyi ihmal etmemiş.Bunların yanında ikili ilişkiler hakkında da bilgi bulabileceğiniz güzel bir çalışma olmuş.
Hayatı gözlemlemeyi, sorular sorup alınan cevaplar üzerinde düşünmeyi seven insanların sıkılmadan okuyacağı bu kitap, ailelerin de mutlaka okuması gereken kitaplardan diye düşünüyorum.

umberto eco bir iş seyahatine gider. ilk durağı stokholm’den bir paket füme somon balığı alır. ikinci durağı olan londra’da kaldığı otel odasındaki buzdolabı tıka basa içecek, çerez ve çikolata dolu olduğu için somonunu nerede saklayacağını bilemez. olaylar gelişir...

Gülüşün ve Unutuşun Kitabı “Roman, bir insan hayalinin ürünüdür. Başkasını anlayabilme hayali” diyen Milan Kundera’nın bu hayalini kovaladığı eserlerinden biri.
1968 yılı Çekler için unutulması güç anılarla dolu olmalı; özgürlük ve reform vaadleriyle iktidara gelen Dubçek’le başlayan Prag Baharı, devamında Rusya’nın ülkeyi işgali, işgale karşı duruş sergileyen pek çok kişinin işkencelere maruz kalması ya da ülkeyi terk etmek zorunda bırakılması. Ve bu sıkıntılı süreçte Fransa’ya yerleşir Kundera, Gülüşün ve Unutuşun Kitabı yayınlandıktan kısa süre sonra da yurttaşlıktan çıkarılır.