Toplam yorum: 3.072.428
Bu ayki yorum: 8.327

E-Dergi

Eral ÖCAL Tarafından Yapılan Yorumlar

19.03.2006

Yalom'un "Divan" isimli kitabından sonra okuduğum ikinci kitabı. Doğrusu bu kitapla bu yazara olan saygım daha da arttı. Kitap da çok iyi bir kurgu sağlamış. Psikanalizden bildiği bilgiler ve Nietzsche'yi çok iyi tanımasının (Yalom en iyi Nietzsche yorumcularındandır) avantajları ile bu kurguyu çok iyi oturtmuş.
Kitabın asıl kahramanı Breuer ancak olayların akışını Nietzsche belirlemiş. Nietzsche ilk başta huysuz inatçı bir tip olarak görüyoruz ancak Breuerle olan arkadaşlığı ilerledikçe onun aslında içinde ne kadar sıkıntılı ve yalnız olduğunu anlıyoruz. Onun aradadığının güvenilir bir dost ve eş olduğunu kavrıyoruz. Breuerin ise sürekli olarak kendini sorgulayan işinden ve yaşamından pişmanlık duyan bir kişi olduğunu anlıyoruz. Bu iki karakter konuşarak(baca temizliği yaparak) birbirlerini tedavi edeceklerdir. Onlar kendi pişmanlıklarından bahsederken sizde kendi pişmanlıklarınızı hatırlayacaksınızdır. Kafanızdan "keşke" kelimesi geçecektir.

Yalomun bu baş yapıtı için kitaplığınızda mutlaka bir yer açmalısınız.
16.11.2005

Konu olarak bir tabuyu işliyor aslında. Yani Kutsal Kasenin Vatikan'ın yani katoliklerin öğretttiği gibi olmadığını anlatmaya çalışıyor.Ancak anlatım tarzı olarak bence pek de edebi bir yol seçilmemiş.Kitap sanki bir film senaryosu gibi. Sürekli olarak merak uyandıran bölümlerle sürekleyici olmayı oldukça başarıyor. Ancak kitabın o kadar iyi olduğunu söyleyemeyeceğim.Ancak bu kadar popüler olmuş bir kitap olarak okumak da gerekiyor.Tabi bilmek için.
07.08.2005

Serinin son kitabı. Herşey tahmin ettiğimiz gibi. Kötülük herzaman kazandı. Juliette erdemsizlik, zalimlik ve kötülükle en yükseğe hep ulaştı. Juliette'nin bu özellikleri Sade'ın bize herzaman aşılamaya çalıştığı düşünceliriydi. Kahramanımız sadizimden vazgeçtiği bir anlık bir duraksama, düşünce sonucu ülkesinden Fransa'dan sürgün ediliyordu. Bu düşüncelerinden vazgeçmesinin büyük bir hata olduğunu anlıyor ve İtalya'da kendini daha da geliştiriyor. Tabi sonunda Fransa'ya ve eski arkadaşlarına tekrar kavuşuyor.
Kitabın içeriğiyle ilgili fazla yorum yapmaya gerek yok aslında. Bildiğimiz Sade tarzı (Sadistçe ya da diğer bir deyişle) bir roman. Ancak farkettiğim bazı eksiklikler ve farklılıklar vardı. Örneğin İtalyadaki kocasına ne oluyor o bir anda kayboldu, İtalya'ya gelen o Fransız arkadaşı (adları hatırlamıyorum) nereden çıktı bir anda?(Bilemiyorum benim okuduğum kitap 1.Baskı acaba bundan kaynaklanan bir hata olabilir mi?) Farklılık olarak da, Justine'nin sonu ve Juliette'nin sonu kesişiyor ama ikisinin sonu farklı bitiyor.
Herşeye rağmen Juliette bir klasik ve Justine ile birlikte Sade'ın en önemli kitaplarından. Sade hayranlarının okuması gereken bir seri eğer onu daha iyi anlamak istiyorsanız.
04.06.2005

Juliette kaldığı yerden devam ediyor.
Güçsüzler yok ediliyor herşey zevk için yaşanıyor. Ancak tam en yükseğe ulaşmışken Juliette bir an için insafa geliyor(Aziz Fond büyük bir katliam yaratmak istiyor ve bunu Juliette açıkladığında Juliette bir saniyeliğine dehşete kapılıyor).Bu yumuşaması yüzünden Fransa'dan kaçmak zorunda kalıyor.Ve İtalya'da yeni dostlarıyla hızla yükselmeye başlıyor.
Kitabta M.D. Sade bir farklılık olarak gerçeküstü olaylardan da yaralanmış. Karşımıza bir dev ve bir cadı da çıkıyor.
Bunun dışında hikaye akışı verilen öğütler,felsefe hep aynı. Yalnızca kendin için yaşa.Aile, sevgililer, aşk, sevgi bunların hiçbir anlamı yok. Yalnızca doğa ve onun kanunları var.
Sade'ın bu önemli eseri kitaplığınızda bulunmalı.
27.10.2004

Birbirinden farklı üç kardeş patavatsız ukala bir baba. Herzamanki Dostyevski tarzında bir kitap. İlemediği bir cinayet yüzünde suçlanan Mitya, onun suçlanması babasının öldürülmesinde kendi suçu olduğu için vicdan azabı çeken(Dostoyevski'nin vazgeçilmezi ve romanın akışını değiştiren insan duygusu) İvan, kitabımızın başkahramanı Alyoşa. Bu kitapta benim değinmek istediğim hikayeden çok Dostoyevski ve inanılmaz Hristiyanlık tutkusu. Kitabındaki karakterlerin kaderi herzaman aşırı bir biçim de dine bağlanıyor. Aslında insanların vicdanları davranışları dinden çok ahlaka ve aldıkları eğitime bağlı değil midir? Dürüst olmam gerekirse ben bu kitabı Dostoyevski'nin en iyi kitabı olarak kabul ederim ancak benim
için bir klasik değil.