Toplam yorum: 3.076.922
Bu ayki yorum: 3.800

E-Dergi

Murat Görmüş Tarafından Yapılan Yorumlar

04.12.2018

Büyük bir Yahudi mezarlığının kalıntıları bugün Selanik’te, Selanik Üniversitesi’nin bulunduğu yerleşkenin altında bulunuyor. Onun hemen yakınında, modern Türkiye’nin kurucusu Mustafa Kemal’in çocukluğunu geçirdiği ev yer almakta. İnsanı sarsan ve üzüntüye gark eden bu hatıralar sadece Yunanlılara değil, aynı zamanda binlerce Yahudi, Türk, Bulgar ve Ermeni’ye de ev sahipliği yapmış olan, bir zamanların hareketli ve kozmopolit şehri Selanik’e ait.
 
Benjamin Lieberman Korkunç Kader’de, Selanik başta olmak üzere Osmanlı, Rus, Avusturya-Macaristan ve Alman imparatorluklarına ait yüzlerce şehirde, söz konusu imparatorlukların parçalanıp bugün bildiğimiz modern devletlere dönüşmesiyle birlikte vuku bulmuş şiddetli dönüşümleri büyük bir ustalıkla ele alıyor. Korkunç Kader, on milyonlarca insanın ölümünü ve sürgününü içeren bu sürecin, bugüne kadar yapılmış en geniş kapsamlı tarihini gözler önüne seriyor.
04.12.2018

Türkiye’nin son yıllardaki meydan okuyuşu, modernitenin gelişim sürecinde nereye oturtulabilir? Şimdiki yeni dünya düzensizliğine nasıl geldik? Kim haklı kim haksız bir yana; hangi koşullar ayrı durma ve direnmeyi eskisinden çok daha mümkün kılıyor?
 
Marksizm’in bıraktığı boşluğu doldurmaya İslâmiyet’in aday olduğu bugün, emperyalizm ve anti-emperyalizm sorunsalının neresindeyiz? Küresele muhalefet taktik veya konjonktürel mi, gerçekten anti-sistemik mi? Başka deyişle, kalıcı ve inandırıcı bir düşünsel platformu var mı? Kurulabilir mi? “Dış” hep kötü ve “iç” hep iyi mi? “Yerli ve millî”lik kolay tanımlanabilir bir şey mi? Ne kadarı realize edilebilir? Değişmez bir formülü var mı? “Biz” kimiz ve neyiz, zamanın sonsuz akışı içinde? Müslümanlık, örneğin, ya da Müslüman Türkiye, ya da Türkiye Müslümanlığı, alternatif bir medeniyet veya net bir medeniyet alternatifi sunuyor mu?
 
04.12.2018

Hamal ve ihtimal kelimeleri akrabadır. Entelektüel, ihtimallerin hamalıdır. Her ihtimali düşünmek zorundadır.

Popüler şarkılardan sıkılan entelektüeller, nedense, popüler sorulardan ve cevaplardan sıkılmıyorlar. Eğer her ihtimali düşünselerdi, hakikat muamelesi yaptıkları popüler cevaplardan kuşkuya düşer, egemenlerin kültürüne evrensel kültür demeye son verirlerdi...

Eğer çevreciler gerçekten bilinçli olsaydı, merkeze “çevre” demekten vazgeçerlerdi...

İnsanoğlunun ırkçılık yüzünden ödediği ağır bedellerden sonra çareyi “dünya vatandaşı” olmakta bulanlar, iddialarının aksine dünyalarının Avrupa’dan ibaret olduğunu, geride kalan her vatanın ve kültürün teferruat olduğunu görürlerdi...

Yolu ve yöntemi hesaba katmadan düşünmek, kulağa hoş gerisi boş kıyaslamalarda bulunmak, böylesi popüler kavramlar üretmek, entelektüel yolsuzluktur.


04.12.2018

'İçinde anlatılan ortama karşın, çok Avrupai bir kitaptır Siddhartha. Bildirisi birey'le başlar; bireye Asya'daki öğretiye göre daha çok önem verilmiştir. Siddhartha, benim, Hint düşüncesinden kurtulup özgürleşmemin dışavurumudur. tüm dogmalardan kurtulmak için tuttuğum yol Siddhartha'ya götürdü beni; yaşadığım sürece de bu yolda ilerleyeceğim doğaldır... Tüm dinlerde, insanların benimsediği tüm inanış biçimlerinde ortak olan yanı, tüm ulusal ayrımları aşan, tüm ırkların, tüm bireylerin benimseyebileceği şeyi yakalamaya çalıştım bu kitapta.'
HERMANN HESSE

'Genel olarak herkesçe kabul edilen Buddha imgesini aşan bir Buddha yaratmak, daha önce eşine rastlanmamış büyük bir başarıdır. Benim gözümde Siddhartha, Kutsal Kitap'tan kat kat üstün bir ilaçtır.'
HENRY MILLER
04.12.2018

Müslüman toplumlarda özel alan-kamusal alan ayrımının kadına ve aileye ilişkin boyutu ile siyasete ilişkin boyutu arasında özgün çakışmanın hatta eklemlenmenin nedeni: kadınları eve bağlı (özel) alanlarından kamusal alana çekme girişimlerinin -ki bu girişimlerin nihai amacı toplumsal yapının bir bütün olarak batılı modele göre değiştirilmesini sağlamaktı- yerli seçkinler tarafından bir 'modernleşme gereği' olarak benimsenmesi ve hukuksal yaptırımlarla desteklenerek ulusal politikalara bağlanmış olmasıdır. Bu ulusal politikalar, kadınların kamusal alana çıkışlarını bir özgürleşme süreci olmaktan çıkararak, kadınları devlet-toplum karşıtlığının doğurduğu çatışmaların nesnesi hâline getirmiştir. 

Askeri ve sivil bürokrasi ile toplumun dindar kesimlerini temsil ettiği iddiasında olanlar arasında sürmekte olan özel alan-kamusal alan tartışmaları, çerçevesi ve içeriği verili olan kamusal alanın/alanların bölüştürülüşüne ilişkin bir tartışmadır.