E-Dergi

1937 doğumlu Robert Kolej talebesi olarak o Vandal Gecesi'nin Boğaziçi Arnavutköy, Taksim-Tepebaşı ve Kadıköy semtinin bilfiil tanığıyım. Boğaziçi Arnavutköy Ayios Taxiarhis Kilisesinde Vandal sürüsünün çıkarttığı yangını söndüren yaşıtım üç Türk gencinden biriyim. Taksim Tepebaşındaki 1500 kişilik eski Kazablankayı Arjantina adı altında biz işletiyorduk. O gece gazinomuz Kadıköy Kurbağalı dere semtinde büyük bir nalburiye mağazamız ile beraber tahrip.1955 6/7 Eylül saat 07' den 00.30'a kadar ki gördüğüm vahşeti anlatan 110 sayfalık bir yazım kütüphanemin rafında duruyor Bir Türk çocuğu olarak utancımdan bastıramadım. Asmakla yanlış yapıldı ve bunlar demokrasi şehidi olarak lanse ediliyor 1921 Haziranında nüfus azaltması emri altında Gemlik'ten Bandırmaya kadar köylerde oturan Türk ve Müslüman halka Yunan subaylarının yaptırdığı soykırımı kim hatırlar?

Rauf Orbay'ı amatör Osmanlı-Türk Yakın Tarihçiliğimden bir de üstelik Dalgıç ve Kaptan yılların denizcisi olduğumdan merhumun siyasi ve askeri hayatını, Osmanlının sonu ve Milli mücadele yıllarını yakın şahit olarak ve ailemdeki o devrin subaylarından birinci elden dinlemişimdir. Mekanı Cennet olsun. Mark Twain'in dediği gibi, "Hiç kimse dört bir tarafından doğru değildir". Her hatıratını yazan iyi taraflarını belirtirken yanlış ve kıskançlıklarını belirtmez. Mustafa Kemal'in üstünlüğünden ötürü çekemeyen arkadaş subay gurubundandır. Başlangıçta hiç biri Mustafa Kemal'e inanmamıştı. İki cephe görmüş Topçu subayı dedem ve 5 cephe görmüş büyükbabam (1884) yaşıtları 5-6 yaş aşağı, 5-6 yaş yukarı zor devrin insanları idi. Şimdi kimse o günleri tasavvur edemez. Zaten bilgiyi kaynağından okuyup araştıran bir eğitim anlayışına yabancılaştırılmış bir devri yaşıyoruz.

"150'likler gibi anılma talihsizliğine düşenler" deken: İşgal zamanının I. ordu genel müfettişi eniştemiz Mustafa Bey'den büyükbabam mülazım Halit Eyüp milli kuvvetlere katılmak için Yunanın işgal ettiği Edirne'de ailesini bırakarak Arifiye'ye geçmek için tavassut istediğinde, "Kemal'in (Mustafa Kemal) idamı için imza koyduk seni de mi kendi elimle asayım" demiş ve büyükbabam Haliç'te ki Alaplı mavnalarının baş altına gizlenerek gece Maltepe tariki ile Arifiye de ki milli kuvvetlere katılmıştır. Mustağ eniştemizde 150'lik olmuş ancak Atatürk'ün vefatından sonra İnönü hükumeti zamanı tüm rütbeleri sökülmüş olarak hapisten salıverilmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti topraklarında yaşayan her gencin "el kitaplarından" biridir. Umarım ilgi gösterilir.

Sıradan bir Rus devlet memurunun muhteşem emeği. Ne hazindir ki biz Tarihimizi bu tür emeğine sağlık yabancılardan öğreniyoruz. 1947-1952 beş yıl Çukurova ve Kuzeyi bölgesinde merhum babamın işi dolayısı ile yaşadık. Aristov'un belirttiği birçok Türk obasının ismi bire-bir Çukurova-Niğde ve Kırşehir hattında var.