E-Dergi

Kitabın konusu, yaralı bir turna kuşuna aile olmayı seçen Jadran ve kardeşi Josh’un hikayesini anlatmaktadır.
Jadran iri cüsseli; kocaman ve masum kalpli özel bir çocuktur. Kendisinden beş yaş küçük kardeşi Josh’un bu hayattaki en önemli görevi abisine sahip çıkmaktır. Bir gün yaralı bir turna kuşunu sahiplenir ve ona Filizcik adı verirler. Filizcik’i yeniden ailesine kavuşturmak için evden kaçan bu iki çocuk, aynı zamanda kendilerinin de yeniden aile olabilme mücadelesini vermektedir.


Jadran’ın masumiyeti, Josh’un abisine bağlılığı, anne ve babanın çocuklar üzerindeki etkisi ve yoksunluğunun bıraktığı izler etkileyici bir dille anlatılmış.
Kitabın sevdiğim bir diğer karakteri de üvey kız kardeş Yasemin’di. Klişelerden uzak gerçek bir kız kardeş portresi…

Bu kitapta kötü insan yok; herkesin kendine yakın bulacağı belki de kendine dair bir nokta yakalayacağı, dersler çıkarabileceği hiç olmazsa kalbine dokunacağı güzel bir hikaye…

Kitabı bundan seneler önce bir kere daha okumuştum, öğrencilerimle oluşturduğumuz kitap kulübü vasıtasıyla tekrar okumak nasip oldu.
İnşallah Şubat’ta bilgi yarışmasını da gerçekleştireceğimiz bu kitap; eğlenceli, ilgi çekici, Mehmet Akif’i okuyucuyu yormadan her yönüyle tanıtan harika bir anlatıma sahip.

Çocukların Mehmet Akif’le ilgili bilgi sahibi olacağı eğlenerek öğrenecekleri; yetişkinler için de bilgilendiren, bilgileri tazeleyen harika bir kitap.
Okuyun, okutturun.

su gibi akıyor ama öyle üst üste, bir çırpıda okunacak bir kitap da değil. Belki her gün, her öğünde bir bölüm… Saatlerce okunacak değil ama saatlerce üzerine düşünülecek bir kitap.

Her mektubun ayrı bir konusu var; deprem, sosyal medya, vurdumduymazlık, merhamet, insanlık, arkadaşlık, dostluk derken kendinize, çevrenize, dünyaya dair her şey bu mektupların satırları arasında…

Yazar Ali Ural’ın iyi bir kitap okuyucusu, bilge bir şahsiyet olduğunu da her sayfada fazlasıyla hissettim. Hayran kaldım. Yüreğinize sağlık Ali Ural

Özellikle günümüzde çocukların bile dolardan, ekonomiden ve yatırımlardan konuştuğu bu dönemde eğlendirirken bilgilendirecek çok güzel bir eser olmuş.

Bir yetişkin olarak ekonomiyle ilgili hakim olmadığım birçok konuyu kitap sayesinde anlamış oldum.

Kitap her ne kadar ekonomi üzerine kurulmuş olsa da alt metninde sürekli gelişim ve değişimin etkisinde kalan düzene karşı okulun da alışıldık şekilde devam etmesinin aksine değişimlere uğrayarak yenilenmesinin yeni jenerasyon açısından faydası üzerinde durulmuş ve okulun sadece bilgiyi aktarmak değil yaşayarak öğrenmenin ana merkezleri olduğu ve olması gerektiğinin altı güzel çizilmiş.

Kitabın sonunda yazarın oluşturduğu kurguyu kendi hayatıyla bağdaştırarak, birikime yönlendiren deneyimlerini paylaşması da dikkat çekici. Her baskıda güncellenecek bu bölümün gidişatını merak etmiyor değilim :)))

Cengiz Aytmatov’un Kırgızistan’ın doğasını kelimelerle resmeden o güzel, içten, şiirsel anlatımıyla harika bir eserdi.

Filmi kitabından daha ünlü olsa da kitabı daha çok beğendiğimi fakat sonu itibariyle filmdeki son sahneyi kitabın sonuna göre daha etkileyici bulduğumu da söylemek isterim. Zaten filmde en çok o sahneyle ün kazanmıştır.

Kitabın beğenmediğim tek kısmı olayları ve bunlara karşın duygularını Asel’den dinleyememiş olmak. Herkes konuşmuş bir tek hikayenin merkezindeki Asel susmuş… Onun da bu hikayede payına düşen bu olmuş maalesef.
Okuyunuz