E-Dergi

Kemal Tahir okumalarıma Kurt Kanunu ile devam ettim. Yıl 1926... İzmir Suikastı öncesi ve sonrasını konu edinmiş Kurt Kanunu... Kemal Tahir okumalarımdan çıkardığım ortak sonuç şu sanırım. Dönemin sosyolojisini ve insanının psikolojisini gözler önüne çırılçıplak ortaya çıkarmasıdır derim. Belgesel roman niteliğinde tüm okuduklarım. Döneme ışık tutuyor. Roman da ki bir söz ile bitireyim paylaşımı... "Kurtlukta düşeni yemek kanundur." Okuyunuz efendim...

Gülümseyen Adam, dördüncü Kurt Wallander kitabı. Diğer üç kitaba göre kurgu ve heyecanı zayıf olsa da sayfalar su gibi aktı yine. Okıyunuz efendim...

Okuduğum üçüncü Kaan Murat Yanık kitabı. İlk okuduğum, yazarın da ilk romanı olan Butimar kitabından kaleminin ve yarattığı kurgunun ne denli güçlü olduğu o zamandan belliydi. Bu roman ile bence yine harikalar yaratmış. Daha başla başlamaz kitap sizi içine çekiyor ve beni takip et diyor okuyana zaten. Doğu ve Batı arasında ki farkı gözlemliyorsunuz. Doğu'nun masallarını, Batı'nın gerçeklerine her daim tercih edenlerin kitabı olsun bu kitap. Yürüdüğü yolda umudunu hep taze tutanların kitabı olsun. Kesinlikle okuyunuz efendim...

10 ciltlik uzun serüvenin altıncı kitabı da bitti. Fausta entrikalarına, Pardayan da kahramanlıklarına devam etti yine. Bu kitap da İspanya topraklarında geçti. Engizisyon İspanya'sının katliamlarına yine tanık olduk. Kesinlikle okuyunuz...

Seneler boyunca önce babasından dayak yemiş, baba dayağından kaçayım derken koca dayağı ile tanışmış bir kadın Ülker abla. Sonunda dayanamayıp evden kaçıyor ve bir hastane de kaçak olarak refakatçilik yapıyor. İşin özünde sürekli kaçıyor. Mizahi bir dil hakim belki romanda ama okurken Ülker ablaya ciddi ciddi üzülüyorsunuz.

Bu ülke de kadın olabilmek gerçekten çok zor. Sürekli birşeylerden kaçmak zorundasın. Hatta yeri geldiğinde kendinden bile kaçmak zorundasın maalesef. Ülker abla gibi. Okuyunuz efendim...