Toplam yorum: 3.075.924
Bu ayki yorum: 2.800

E-Dergi

muftuihsan Tarafından Yapılan Yorumlar

24.12.2016

Batılı ve içerden birinin bunu dile getirmesi kitabın önemini daha da artırıyor. Özellikle yazar bunu ve diğer kitaplarında Yahudizm ve siyonizmin oyunlarını dile getirmenin faturasını hayatında ödemiştir.
Halklar bilmeli ki, bir Coca-Cola şişesi tükettikleri her defasında hiç fark etmeksizin köleliklerinin zincirine bir halka daha eklerler ve böylece yerel içeceklerin imalatının aleyhine olacak şekilde, özerkliklerinin temelini de yok etmektedirler.
Bunlar günlük hayatta kolay gibi görünen, köleliğe karşı mücadele yöntemlerinden yalnızca birkaç örnektir.
Doğal olarak bu mücadele bireysel ‘sohbetlerle’ ve ‘ahlaki vaazlarla’ yürütülemez. Riski –siyasi, hukuki ve medyatik olsun- ne olursa olsun bu kölelik tekniklerini ihbar etmek ve incelemek entelektüellerin görevidir. (s.305)
Burada yine tek gerçek çözüm, dünyanın yeniden dengelenmesinde yatar. Geminin sol yanında nüfusun % 80’ini ve sağ tarafında da % 20’sini istiflersek bu gemi batmaya mahkumdur. (s.307)
24.12.2016


Garaudy'nin kitaba özellikle bu adı niçin verdiğini kitabı okuyunca anlamak mümkin.“Ataların ocağından külü değil, ateşi taşımak esastır.”Jaures (s.8,138)
Niçin bugün bu'Şeriat', yani Allah’ın kanunu, dünya üzerinde parıldamıyor? Niçin sömürgecilikten kurtuldukları halde Müslüman milletler tarihin yaratıcı, hareket verici öznesi değil de hâlâ onun nesnesi olmaya devam ediyorlar? Niçin onlar tarihî akışa örnek olmuyorlar? Çünkü daha tarihinin ilk asırlarında bu şeriatın yaşayan gelişmesi durduruldu ve saptırıldı. Çünkü Kur’ân ölülerin gözüyle okundu.(s.105)
Her zaman "demokrasi" dersleri vermeye hazır olan Batılılar, petrol ve parayı görünce, el kesenlere yardım etmekten çekinmezler ve terör yoluyla kendi pazar monoteizmlerini kabul ettirme konusunda onlara yardım için hazırdırlar.(s.135)
İslama ilk gençliğinin dinamizmini yeniden kazandırmak için, İslamın beşiği olan yerin mezara dönüştüğünün şuurunda olunması gerekir.(s.136)
24.12.2016

M.Kutub'un İslam ve müslümanlar üzerine deneyim ve tecrübelerini paylaştığı önemli bir eseri.
Zwemer şunu söyledi: "Misyonerlerin, çaba ve gayretlerinin zayıf bir sonuç verdiğini gördüklerinde ümitsizliğe kapılmamaları gerekir. çünkü bizim birinci görevimiz müslümanları hıristiyan yapmak değildir. bizim birinci görevimiz ancak Müslümanları İslam'a sıkı sıkıya sarılmaktan alıkoymaktır. biz bu alanda -kesin olarak belirtiyorum ki- göz kamaştırıcı bir başarı elde eymiş bulunuyoruz."(s.19)
Ahmed b. Hanbel: "Şüphesiz bu ilim dindir. Bu sebeple dininizi kimlerden öğrendiğinize dikkat edin." demiştir.(s.109)Hz. Osman:"Kur'an ile yola gelmeyeni Allah sultan ile yola getirir" demiştir.(s.385)
H.A. Rosskeen Gibb Whither Islam (İslam Nereye?)kitabında "Bu dindeki en tehlikeli husus, hiç kimsenin diriliş sebebini ve dirilmesi mümkün olan yeri bilmeden ansızın dirilmesidir." sözleriyle İslam'ın bu özelliğine dikkat çekmektedir. (s.113,416)
26.11.2015

O insan mühendisi idi. Büyük bir moral hocasıydı. Üstün yetenekleri ile gönül kapılarını aralar, kalp gözümüzü açar, içimizdeki kiri, pisi atmamıza sebep olurdu. Ona “Türkiyenin muhtarı” derlerdi. Şehir dervişiydi. Onun görevi insan yetiştirmekti, inşa etmekti. O gönül adamıydı. Alıntılar:
Zalimleri affedenlerin zulümden nasıl iğrendiklerini ispat etmeleri gerekir.(s.56)
Dostluk sohbetinde bizlere her şeyle dost olmayı tavsiye eden, sadece dört şeyle dost olmayın diyordu: Uyku ile, politika ile, hırs-ı câh,yani mevki ve makam sevgisi ile ve hırs-ı mal yani para ile dost olmayın, diyordu. (s.177)
Sevgi doyarak içilmez. Sevgi kanarak içilirse sevgi olmaz. (s.185)
İnsanların münasebeti ya yoldan olur ya belden olur. Tarikattaki yoldandır, belden olan baba münasebetidir, işe yaramaz o.(s.196)
Siz ihyaya değil, imhaya memursunuz. Siz ancak küfrü imha edersiniz, sizin vazifeniz budur. Ama İslamı ihya sizin vazifeniz değildir.(s.222)
Davasına titizlik göstermeyen, sürünmeye mahkumdur.(308)
25.11.2015

Başgil’in adeta mayın tarlası mesabesinde olan ve birçok kalemşörün cesaret edemediği bu konuyu ele alması, yazıldığı 1950’li yıllar düşünülünce ülkenin o dönemde içinde olduğu buhranlara net çözümler sunmaya çalışan bir fikir işçisinin çırpınışlarını yansıtmaktadır. Alıntılar:
İnanmayan ve içinde imanı taşımayan insan, suya kanmayan bir hasta gibidir; servete, konfor ve sefahate kanmaz. Fert için olduğu kadar, cemiyet için de felaketlerin kaynağı, bu kanmamazlıktır. Din, insan ihtiraslarını frenleyen en kuvvetli manevi dizindir. (s.72)
Ciddi mümin, iyiliği Allah’ını sevdiği için yaptığı gibi, kötülükten de bu sevgiyi kaybetmekten korktuğu için kaçınır. (s. 93)
Hükümet elinin ve gözünün girdiği mabedde iman ve akide çürür ve çöker. (s.112)
Bir din için en büyük tehlike, hadimlerinin memurlaşması, kürk ve saltanat hırsına düşmesidir. (s.180) Servet ve konfor arkasında koşmaktan yorgun düşen modern insan, bugün kaybettiği imanı ve ideali aramakta ve onun hasretiyle yanmaktadır. (s.278)