*Hz. Ömer tarihin kaydettiği en ünlü idarecilerden biridir. Ali Fuat Başgil’in ifadesiyle Hz. Ömer, ‘dahi bir devlet adamı’dır ve ‘Devletin temeli adalettir’ prensibinden ayrılmamıştır. (s.182)
*Aşere-i mübeşşereden olan Hz. Ömer aynı zamanda vahiy katiplerindendir. Daha önce Hz. Ebu Bekir’i bir kitap olarak bize sunan Hocamız’a bu çalışmasından dolayı teşekkür ediyorum. Kitap üç ana bölümden oluşuyor: Hilafete kadar Hz. Ömer, Hz. Ömer’in Hilafet Dönemi ve Hz. Ömer’in kişiliği. Kitaptan akılda kalanlar şöyle:
*Hz. Ömer, Hz. Peygamber’in ailesiyle akrabalık kurmak maksadıyla 638 (H.17) yılında Hz. Ali’nin Hz. Fatıma’dan dünyaya gelen kızı Ümmü Gülsüm ile evlendi. (s.15)
*Hz. Ömer’in en meşhur lakabı olan, ‘Hak ile batılı birbirinden ayıran’ anlamındaki ‘Farûk’u kendisine Allah’ın, Cebrail’in, Hz. Peygamber’in, Müslümanların veya ehl-i kitabın vermiş olduğuna dair rivayetler vardır. İslam tarihinde bu lakapla anılan tek sahabi Hz. Ömer’dir. (s.18)
*Hz. Ömer, Hz. Ebu Bekir döneminde, Kur’an sahifelerinin mushaf haline getirilmesine dair kararın verilmesinde etkin rol oynamıştır. (s.87)
*Yirmiye yakın meselede vahyin Hz. Ömer’in görüşlerine uygun biçimde geldiğini belirtmek üzere kullanılan ‘Muvafakâtü Ömer’ tabiri teşriin ruhunu kavrama hususundaki özelliğini vurgulama amacı taşır.
*Fıkhın gelişme çağı olan sahabe devrinde en çok fetva vermekle meşhur olan yedi sahabinin başında bulunduğu, Hz. Ebu Bekir’in hilafet makamına gelince yargı işlerini yürütmekle onu görevlendirdiği (s.88) dikkate alındığında Hz. Ömer’in fıkıh tarihindeki yeri daha iyi anlaşılır. (İslam Ans. 34/45-51)
*11. hicri yılda Hz. Ebu Bekir tarafından hac emiri tayin edildi. 12. yılda umreye giden Hz. Ebu Bekir Hz. Ömer’i yerine vekil tayin etti. (s.88)
*Kudüs fethedilince Hz. Ömer, Mescid-i Aksa’nın bir çöplük haline getirilmiş olan yerini tespit ettirerek burada 3.000 kişinin namaz kılacağı büyük bir mescid yaptırmıştır. (s.146)
*635 (H.14) yılında Mescid-i Nebevî’de ilk defa cemaatle teravih namazı kılınmasını emretmiş, kadın ve erkeklere iki ayrı imam tayin etmiştir. (s.150)
*Hz. Ömer Iraklılar için, Karnü’l- Menazil’in hizasında bulunan ve kendilerin için daha uygun olan Zat-ü Irk’ı mîkat mahalli olarak belirlemiştir. (s.152)
* Hz. Ömer döneminde Hz. Ali’nin Hz. Peygamber’in Mekke’den Medine’ye hicretinin başlangıç kabul edilmesi teklifiyle Hicri takvim olarak oybirliği ile kabul edilmiş, bu uygulama 638 (H.17) yılında gerçekleşmiştir. (s.153)
*İslam tarihinde ‘emîrü’l-mü’minin’ tabiri ilk defa Hz. Ömer için kullanılmıştır. (s.158)
*Kütüb-i Sitte’de rivayet ettiği 539 hadis bulunmaktadır, bunların çoğu fıkha dairdir.
*İslam tarihinde ilk hapishane Hz. Ömer zamanında kurulmuştur.
*Hz. Ömer tarihin kaydettiği en ünlü idarecilerden biridir. O, yönetimin bütün yönlerinde, sözgelişi görevli tayininde, görevlilerin denetiminde, hüküm verirken ve devlet malını kullanırken daima adil davranmaya çalışmıştır. Bütün bu konulardaki davranışlarında Kur’an ve sünnetin önemli etkisi vardır. Bunun yanında, dinî hassasiyetinin ve hesap verme korkusunun etkisi de büyüktür. Yüzüğünün kaşında ‘Kefâ bi’l-mevti vâizan yâ Ömer (Öğüt verici olarak ölüm yeter ya Ömer) yazılıydı. (s.159)
*Hz. Ömer’in idari konulardaki davranışlarında, Hz. Peygamber’in yönetimi tarzına aşina olmasının rolünü özellikle vurgulamak gerekir. Hz. Ebu Bekir ile birlikte Hz. Ömer, ‘Peygamber’in veziri’ diye anılırlar. Vezir, yöneticiye en yakın olan kişidir ve yanında görev yaptığı şahsiyetten etkilenir. Hz. Ebu Bekir vahiy döneminin tamamında, Hz. Ömer de 18 yıl gibi uzun bir süre Hz. Ömer’le birlikte olmuştur. Her ikisi de Hz. Peygamber’in yönetimine iyice muttali olduğu gibi, ona yardımcı da olmuşlardır. Dolayısıyla Hz. Ömer, idari tecrübesini büyük ölçüde bu birlikteliğe borçludur. Hz. Peygamber’in, “Sema ehlinden vezirim Cebrail ve Mikail, dünya ehlinden vezirim ise Ebu Bekir ve Ömer’dir” buyurduğu rivayet edilmiştir. Bunun yanı sıra Hz. Ebu Bekir’in dönemindeki tecrübesini de göz ardı etmemek gerekir. Zira iki yılı aşkın bir süre Hz. Ömer, ilk halifenin en yakınında olan kişiydi.
*Hz. Ömer bir şehre vali tayin ettiğinde malını yazardı. Bir valinin hastaları ziyaret etmediğini, güçsüz ve yoksulları kabul etmediğini öğrenirse derhal görevden alırdı. (s.162)
*Siyasî veya idarî etki altında kalan bir adalet teşkilatının hakka ve adalete bağlı kalamayacağını bütün açıklığıyla gören Hz. Ömer, adlî yetki ile idarî yetkiyi birbirinden ayırarak adliyeyi müstakil bir devlet organı haline getirmiş ve müstakil hakimler tayin etmiştir. (s.182)
Özlü Sözlerinden seçmelerle bitirelim:
İnsanların en ağırbaşlı olanı, kendisine kötülük edeni affedendir. İnsanların en akıllısı en affedici olanıdır.
Borcunu azalt, hür yaşa.
Her insanı seviyesine göre değerlendiriniz.
Edep, en iyi mirastır.
Tamah, öfke ve gönlün isteklerine uymaktan kendini koruyan kurtulur.
En sevdiğim insan, bana ayıp ve kusurlarımı söyleyendir.
Kötülükle galip gelen mağluptur; günahla zafer elde eden muzaffer değildir.
Bana dünyadan üç şey sevdirildi: Aç olanı doyurma, susuzu kandırma, çıplağı giydirme.
Güzel ahlak en iyi arkadaştır.
Yöneticinin en bedbahtı, halkın kendisiyle bedbaht olduğudur.
Her insanı yaptığı işe göre değerlendiriniz.
İnsan için yapılacak çok iş vardır. Sen içinden çıkabileceğin işe bak.
Kardeşinde gördüğün bir kusurun, kendinde bulunduğunun farkına varamama, kişiye ayıp olarak yeter.
Müslüman bir kişinin ağzından çıkan bir sözü hayra yorma imkanı varken şerre yorma.
Sevmen aşırı, sevmemen yıpratıcı olmasın.
Esirgenemeyen esirgenmez.
Kişilik, temiz giyimden belli olur.
Açgözlülük yoksulluktur. İnsanların elinde bulunana göz dikmeme, zenginliktir.
Tartılmadan önce, kendinizi tartınız.
Akıllı kişi, hayrı şerden ayıran değil, iki şerrin hayırlısını ayırt edebilendir. (s.203)
Şarkı, yolculuğun azığı cümlesindendir.
Şiir okuyunuz. Çünkü şiir, güzel ahlakın yolunu gösterir.
Şiirin iffetlisini, sözün güzelini ensab bilgisini aktarınız. (s.201)