Toplam yorum: 3.077.321
Bu ayki yorum: 4.200

E-Dergi

bir_okuyucu Tarafından Yapılan Yorumlar

04.01.2011

1945 yılının Ankara’sında Dr. Neşet Naci Arzan, muayenehanesinde öldürülür. Reşit Mercan, cinayeti üstlenir ama sonra karar değiştirerek arkadaşı Haşmet Orbay’ın da bu işin içinde olduğunu söyler. Ankara’daki mahkeme işleyişi güvenli bulunmaz ve mahkeme Bolu’ya taşınır. Mahkemenin dinlediği Ankara Valisi Tandoğan’ın daha sonra gerçekleşen şüpheli intiharı olayın ilginç gelişmelerindendir. Nihayet, 1948 Temmuz’unda karar açıklanır: Genelkurmay Başkanının oğlu Haşmet Orbay’a 18 sene, Reşit Mercan’a da 9 sene ağır hapis cezası verilir. 1950 affından sonra da cezalarının üçte biri dolduğunda serbest bırakılırlar.
Bu olay hâlâ tam manasıyla aydınlanamamıştır. Kitap, güzel ve akıcı bir dille yazılmış, olaylar tam bir roman biçimiyle anlatılmasa da bu kadar karışık bir olay okuyucuyu çok yormadan açıklanmaya çalışılmış. Konuyu merak edenlerin okuması gerekli bir eser. İyi okumalar…
04.01.2011

“Rastlarsa birine biri, çavdarlar arasında”
“hep, büyük bir çavdar tarlasında oyun oynayan çocuklar getiriyorum gözümün önüne… Ve çılgın bir uçurumun kenarında durmuşum. Ne yapıyorum, uçuruma yaklaşan herkesi yakalıyorum… Biliyorum, bu çılgın bir şey.”
Sallinger, hayatı boyunca pek kendinden bahsetmemiş ve ortalıklarda görünmekten de kaçınmış bir yazar. Bu eser, yazar hakkında bir fikir sahibi olmamıza dürüst bir hizmet ediyor. Bir lise öğrencisinin kendi anlatımıyla okuldaki başarısızlığı, mutsuzluğu, aile hayatı ve özel hayatı, sahtekâr insanlara olan nefreti kitabın konusunu oluşturuyor. Kitap bittiğinde tam bir neden-sonuç ilişkisi kurulamıyor belki ama en azından kitapta anlatılan süreci yaşayan bir gencin bakışı yansıtılıyor. Dostoyevski’nin Yer Altından Notlar’ını okuyanlar bu kitabın da, çevresi nedeniyle sorunlu kişiliği olan insanın beklentisiz bir yakınması olarak yazıldığını düşünecektir. Okunmaya değer bir eser… İyi okumalar…
04.12.2010

İsmi çok tanınmamış olabilir ama eserlerini okuyunca pişman olmayacağınız bir yazar Fahri Erdinç. Destur Ya Sefalet, yazarın bizzat yaşadığı, gözlemlediği olaylardan yola çıkarak yazdığı öykülerden oluşuyor. Samimi bir dil, akıcı bir üslup ve cumhuriyetin ilk yıllarına ait toplumsal yapıyı yansıtan olaylar… Şapka İnkılabı sonucu fes yerine şapka takması beklenirken fesinde direnen ve bu alışkanlığı nedeniyle fesli sokağa çıkamama durumlarıyla karşılaşan saatçi Ali Efendi, salgın bir hastalık sonucu ailesini kaybedip bir başka aileye evlatlık alınan ve sonra da sokaklarda yaşamak zorunda kalan, çıplak gezmesi sonucu taşlanan, serserilerin zevk ateşlerini üstünde söndürdükleri Bacı ve daha nicesi… Güzel öyküler, güzel bir üslup ve geçmiş zamanda yaşanmış ama günümüzde de etkisi değişerek de olsa görülen nice olaylar… Ayrıca, Yazar’ın hayatından ayrıntılar bulunan Acı Lokma romanında da rastlayacağımız öyküler. İyi okumalar…
04.12.2010

Yazarın, Şark İstiklal Mahkemesi Savcısı olması kitabı daha çekici kılıyor. Kitabın soğuk bir kapağı ve konusu var gibi gelebilir ama konuya meraklı olanların, araştırmacıların çok yararlanacakları bir eser. 1957’de Dünya gazetesinde tefrika olarak yayınlanan eserin bazı Osmanlıca kelimeleri olmasıyla beraber dili de oldukça akıcı. Savcı’nın Şeyh Sait’i sorgulaması, sorgu sırasındaki konuşmalar, Şeyh Sait’in tavırları, isyanın tertipli ve intizamlı olması ve isyanın dayandığı gerekçenin Kürtçülükten daha çok devletin laik sistemi uygulama çalışmalarının olduğu anlatılıyor. Örgeevren; “tertipçilerin maksat ve gayesi tastamam bir Kürt milliyetçiliği, Kürt devleti ve hükümetçiliği olmaktan başka bir şey değildi!” diye açıklasa da cumhuriyetin laisizm uygulamaları da Şeyh Said’in gösterdiği isyan gerekçeleri arasında.
Fethi Paşa hükümetinin istifası, yerine İsmet Paşa hükümetinin kurulması, Takrir-i Sükûn ve Hıyanet-i Vataniye Kanunu, muhalefetin meseleye daha ılımlı yaklaşımı, Atatürk’ün gelişmeler karşısında “bu bölgedeki derebeylik gelenekleri ortadan kaldırılmalıdır” görüşü ve isyan önderlerinin dış devletlerden destek arayışı işlenen konular arasında. İyi okumalar…
23.10.2010

Dostoyevski’nin başyapıtlarından biri daha… Eser okunaklı… Ben anlatıcı tekniği, olayların sürükleyiciliği, okuyucuya kolay ve meraklı bir okuma sağlıyor. Bir aile öğretmeniyken, şartların da etkisiyle kendini kumar masalarında bulan bir adam ve çevresindeki karakterler… Fazla para kazanma, harcama, hırs gibi duyguları da kumar kavramından yola çıkarak işliyor yazar. Dostoyevski eserlerindeki karakterlerde sık görülen özellikler, bu eser karakterlerinde de geçerli.
İnsanı kimliğinden çıkararak hastalık haline dönüşen kumar, romandaki kahramanımızı da sürekli mutsuzluğa ve kaçınılmaz sona doğru götürüyor, iyi okumalar…