E-Dergi

1930’lar Türkiye’si; dokuma fabrikası ve maden işçilerinin maruz kaldığı hayat ve insafsız patronlar, çalışan kadının mücadelesi ve ona erkek egemen sistemin bakışı, insanlıktan çıkmış mevki-makam sahipleri. Baş karakterler: Osman, Yıldız ve oğul Engin. Karakterleri bol romanda İstanbul’da başlayan Zonguldak’ta biten olaylar arasında yazarın, yer ve zaman bağlantısını tam kuramaması eserin eksiğini oluştursa da anlatılan olaylar ve kişiler açısından okunmaya değer bir roman. Kitaptan: “İşsiz amele, patronun elinde, eze eze kullandığı işçiye karşı bir tehdit vasıtasıdır!”
“20.asrın Avrupası-rezaletleri,ahlaksızlıklarıyla-yıkılan Roma İmparatorluğu’nun tam benzeridir. Ve bugünün NERON’u kapitalisttir." Trajik bir sonla biten bu eser okunmaya değer. İyi okumalar…

“Bir şeyler yapmak bir yere tutunmak istiyorum” diyen çok kitap okuyan,kitapların dünyasında yaşayan mühendis Selim Işık’ın intiharı ve arkadaşı Turgut Özben’in Selim’in hayatını ve ölümünü yine Selim’in yazıları ve arkadaşları üzerinden araştırmaya çalışması romanın temelini oluşturuyor.Felsefi sorgulamalar,bunalımlar,psikolojik tahliller okuma hızını yavaşlatsa da sabırla bunu aşanlar tutunamayanlar hakkında geniş bilgiye ulaşmış oluyor. Tutunabilmek için ne yapmak gerektiği yazarca bahsedilmese de okuyucuyu sorgulamaya davet ediyor eser.
Selim Işık, şunu diyor:“Başkalarının yaptıklarını silmeye çalıştım: mürekkeple yazmışlar oysa. Ben, kurşun kalem silgisiydim. Azaldığımla kaldım.”
Kitaptan:“Bir gün bütün değer yargıları değişecek ve yargılananlar yargıç, eziyet edenler de suçlu sandalyesine oturacaklardır.
“Kendini çözemeyen kişi kendi dışında hiçbir sorunu çözemez”
Romanda;Selim’in babası, bürokrasi, insanların birbirleriyle ilişkileri eleştirilenler arasında.İyi okumalar…

Romanda Türkiye’nin tanınmış iş adamı ve şirketler grubunun ortaya çıkış ve yükseliş öyküsü, ülkenin ekonomi politikalarına değinilerek anlatılıyor. İşçiler, grevler, iş dünyasının siyaset üzerindeki etkisi de eserde sıkça vurgulanıyor. Böyle bir eserin yayınlanabilmiş olması bile önemli bir olay. Kitaptan: “Amerikalılardan Almanlardan buyruk alıp, buradakilere buyruk veren ve pundunu bulduğu zaman, üstündekilere de altındakilere de kazık atan bir imparator…” İyi okumalar…

Bir sokak ve bu sokağın evlerinde işlenen cinayetler, olayların peşine düşen bir komiser. Yazar, romandaki sokak kavramını bir ülke, bir dünya olarak vurgulamaya çalışmış. Özellikle ülkemizdeki batılılaşmacı politikaları eleştirerek ülke insanının ilerici-gerici diye bölünmesini de konu edinmiş.
Kitaptan: “Kişilerin birbirlerine güveni pek çok şeyi beraberinde sürükleyerek kaybolmuştu. Sözünde durma gibi, merhamet gibi, vicdan ve Allah korkusu gibi. DEĞİŞİKLİK her şeyi hep kıpkızıl kendi rengine boyamıştı. İmansız, hak, hukuk, hatır gönül bilmez, saygısız bir nesildi yetişen.” İyi okumalar.

Bunalımlı, hayata tutunamayan 23 yaşında bir genç. Toplumsal sorunların yoğunlaştığı Çarlık Rusya’sı başkenti Petersburg ve cinayet. Roman sonuna kadar çoğu zaman artan kimi zaman azalan bir gerilim yan karakterlerle geliştirilmiş bu da iyi bir takip istiyor okuyucudan. Çevirisi fena değil romanın, pek sıkıntılı görünmüyor.
Ve son: ”bu yeni bir hikâyenin başlangıcıdır. Bu bir adamın kendi kendini buluşunun, yenileyişinin, yeniden dünyaya gelişinin hikâyesidir…” Roman boyunca ateist fikirleriyle tanıtılan Raskolnikov’un hapishane süreciyle beraber inancının kuvvetlenmesi ve dünyaya daha umutlu bakması da okuyucuya ümitvarlık aşılıyor. İyi okumalar…