Toplam yorum: 3.077.822
Bu ayki yorum: 4.700

E-Dergi

efulimay Tarafından Yapılan Yorumlar

01.04.2013

Polisiye roman deneyimi olmayan biriyim. kitabı yazarının kendisinden alınca bir başlayayım dedim. Başladığım gün bitirdim. Bir yazarın doğuşuna şahit olmaktan öte, duyan, hisseden, üreten ciddi potansiyeli olan bir büyük yazarın doğuşuna şahit oluyoruz sanırım. Karakterler, yırtık sayfa ve ipuçları... kaleminin sesi susmasın, biz sessizliğimizle sana şahit dururuz.
27.01.2013

Siyah beyaz Türk filmi tadında başladı önce. Beklentim düşüktü, şaşkınlığım büyük. “Neden şimdiye dek okumamışım bu kitabı?” diye düşündüm ister istemez. Aşk, belki de dünyanın en çok işlenen tema’sı… Ama aşk; gözyaşıyla, ayrılığıyla, vedasıyla, ölümüyle, mektubuyla, tesadüfüyle… her şeyiyle ilkmiş gibi taze, yeni ve ilgi çekici duruyor kitapta. Müthiş bir üslüp, edebî dilin gücü, yazarın usta kalemi “aşk” ı “aşk” kılıyor. “Yine mi aşk” demiyorsunuz bu kez. Tüm rastlantılar yaşanabilir geliyor yazar böyle anlatınca. Araba çarpınca kör olsun istiyorsunuz kahraman, “‘size baba diyebilir miyim?’ diye sorsun Maria’nın oğlu.Hasta olan Maria’ya doktor pirzola tavsiye etsin… Roman devam etsin de yeter ki… her şeye razıyız…
27.01.2013

Hafız’ın divanını alacağımı hiç düşünmezdim. Adı bir şairden çok bir Doğu masalı kahramanı gibi gelirdi bana. Nazan BEKİROĞLU’nun Nar Ağacı romanında adı geçince bir kitapçıda sayfalarını çevirdim. Sonra dünyada en çok tefeül bakılan kitabı olduğu geldi aklıma. Rast gele bir sayfasını açtım. “Bazıları kitaptan fal bakar…” mealinde bir beyit… Hayır, kitap büyülü değil, fal kitabı değil, mucizevi değil. Kitap dünyanın en mükemmel şiir kitaplarından biri sadece... Dünyadan bir Hafız geçmiş. Geçerken bir ırmak bırakmış sözleriyle. Asırlardır akıyor coşkuyla. İkinci kez yıkanamıyorsunuz suyunda. Siz ikinci kez açtığınızda farklı oluyor söyledikleri. Her seferinde ayrı bir arınmışlık bırakıyor Çevirisiyle bile…
27.01.2013

Bir Doğu masalı atmosferi… Ben hayatımın yolculuğuna yazarın küçük sırt çantasında çıktım. Onunla Tebriz’e uğradım. Tiflis’ geçtim. İsfahan’da nefeslendim. Batum’da Sofya’nın yanında tedirgindim biraz. Ve Trabzon’da Zehra ile dinginleştim. Setterhan ile Zehra’nın hikayesini birbirine akan iki ırmağın macerasını izler gibi okudum. Daha az kelime oyunu ve yine çok güçlü bir anlatım. Bir kitabın bitmesinden korkmak… Yine yeniden aynı duyguyu yaşattı yazar bana. O böyle çağırmasaydı, kuşkusuz ben de böyle gitmezdim…
24.01.2013

Olay: imam gazali ve hans adlı bir çağdaşımızın sözüm ona paralel hayatları.
Mekan: Bağdat. Bugünkü ve binyıl önceki Bağdat. Ancak ikisi de çok başarısız anlatılmış.
Zaman: bugün ve binyıl öncesi. Yazar, bize hayal etme veya zamanı hissetme mecali dahi bırakmamış. Biz kitaptaki bu anlatılamayan mekan ve zamanı 90’lı yılların tgrt filmlerinde görmüştük.
Üslup: özür dilerim yazardan ama söylemek gerekiyor: lisede dil ve anlatım derslerini geçme başarısı göstermiş herhangi birinden daha iyi değil.
Gazali: ortada gazali falan yok. Kişi ve yer isimleri var sadece.
Sonuç: yazarı medeni cesaretinden dolayı kutluyoruz.