E-Dergi

Hocanın Diyanet İşleri Başkanlığı döneminde yayınlanan hacmi küçük kendi büyük bir kitap. Kuranı Kerim hakkında nüzulu, yazılması, çoğaltılması, harekelenmesi ve sair pek çok konuda bilgilendirici anlatıma sahip.

İslamdan önce Mekke'yi tarihi, kültürü, şehir yapısı, toplum yapısı, aileleri, kabileleri, yaşama biçimleri, inançları (daha doğrusu inançsızlıkları),çarşıları,pazarları,mezarlıkları kısaca her şeyi ile anlatan akademik bir çalışma. Özellikle efendimiz ve ashabının üyesi oldukları kabileleri, İslam dininin tebliğ dönemindeki güçlük ve zorlukları ve İslamın arabsitanı ne halden ne hale getirdiğini ibetle okumak için birebir. Kitap akademik bir çalışma olduğu için özellikle İslam Tarihi meraklılarına hitap ediyor diyebilirim.

Kan Gölü çok sevdiğim yazar Tess Gerritsen'in tıbbı gerilim serisinden çıkardığı kitaplarından biri. Hikayenin anlatımı ve kurgusu gerçekten de güzel. En son ana kadar heyecanı ve merakı üst seviyede tutmayı başarıyor ve bu doğrultuda kitabı elden bırakmak zor oluyor. Sonu ise kitabın geneline göre oldukça yavan kalıyor. Aslında yazarın genel olarak diğer kitaplarını da düşündüğümüzde bir "final" sıkıntısı çektiğini söyleyebilim. Çok güzel kurguluyor muhteşem anlatıyor ama sonu olmuyor. Sevdiğim bir arkadaşım hep son maçlarda kupa kaybeden teknik adam Hector Raul Cuper'e benzetmişti yazarı da çok gülmüştük.
Ayrıca değinmek istediğim bir diğer husus da kitabın değerlendirilken yazarın Cerrah başta olmak üzere yayınlanmış diğer kitapları ile kıyaslanması. Bu kitap cerrah ve diğer kitaplarından çok daha önce yazılmasına rağmen maalesef dilimize çok geç çevrilerek bizde yayınlanmış. Kan gölü Blood Stream adıyla 1998 yılında ilk olarak yayınlandı ve yazarın tıbbı gerilim konusundaki daha üçüncü kitabıdır.Maalesef bizde 8 yıl sonra basılabildi. Maura&Isles serisinin ilk kitabı olan Cerrah ve Çırak ise bu kitaptan sonra yazılmış kitaplardır. Dolayısıyla tıbbi gerilim kitaplarının(Ayrıca yazmış olduğu bizde yayımlanmayan pek çok romantik romanı bulunmaktadır) ilklerinden olan bu kitap yazarın acemilik dönemini yansıtıyor diyebilir ve daha sonraki yazmış olduğu kitaplarında yazarın kendini ve üslübunu mükemmele doğru geliştirdiğini görebiliriz. Ben kitaplarını çokseviyorum ve şu anda temin edemediğim Hasat haricinde hepsini kütüphaneme ekleyip okudum.

Dan BROWN'ın açtığı yolda gösterdiği ülküde ilerleyen taklit romanlardan biri daha karşımızda. Tamam okunuyor, tamam sürükleyici de denilebilir fakat kitapta o kadar zorlamalar var ki okuyucu aptal yerine koyuluyor çoğu zaman. Sırf merak duygusunu körüklemek için kör gözüm parmağına büyük yanlışlar var kitapta. Bir yazarı okumaya başladığımda genelde ilk romanını alır ve beğendiysem sırası ile okumaya çalışırım. Bu kitaptan sonra Loomis'in diğer kitaplarını alıp okuyabileceğimi zannetmiyorum. Ey sevgili okur eğer siz okuyacaksanız fazla bir beklentiniz olmadan okuyun...

Mevlana'yı tanıdıktan sonra müslüman olan ve Havva ismini alan bir Fransız hanımefendinin Mekke izlenimlerini anlatan kısa ama öz bir çalışma. İçten ve samimi uslübü ile kolayca okunuyor. Fransızlar ve islama yabancı olanlar için önemli derecede bilgiler içerse de bizim için zaten bilindik şeyleri barındırıyor. Tabi nüfus cüzdanlarında islam yazıp da dinine Fransızlardan bile daha çok fransız olanları bunun dışında tutmalıyım.
1999 yılında vefat eden yazarın vasiyeti üzerine ölümünden dokuz yıl sonra 2008 yılında konyaya getirtilerek Mevlana'nın kabri yakınlarındaki Üçler Mezarlığına defnedilmiştir. Mevlana'yı en az bu Fransız kadın kadar anlayıp sevebilmeyi Allah bize de nasip etsin...