E-Dergi

Norveç ve İngiltere'deki çeşitli anketlerde "tüm zamanların en iyi 100 kitabı" listesine giren ve bu onuru fazlasıyla hak eden bir başyapıt. Okuması emek isteyen, ağır ilerleyen, ama bitirdiğinizde sizi uzun süre etkileyen, nefis bir kitap. Roma'nın en bilge beş imparatorundan biri olarak kabul edilen büyük Hadrianus'un hayatı ve özellikle "gözdesi" Antinoos ile olan ilişkileri insanı çarpıyor. Yazar bu tarihsel bir kişiliğin bilincinin derinliklerinde yol alırken, inandırıcılık sorunu yaşatmıyor ve bizi büyülüyor. Kitapta bugünün gözüyle yazılmış, sırıtan hiçbir "anakronik" pasaj yok. Günümüzün bestseller tarzı tarihsel romanlarını düşününce, bu kitabın farkı hemen belli oluyor. Arkasında 20 yıllık bir emek olan bu müthiş kitabı herkese tavsiye ediyorum.

Çok hoş bir kitap. Roth bu kitapta, anneanesi ve dedesi tarafından büyütülmüş azimli genç Bucky Cantor'ın hazin hikayesini anlatıyor. 1944 yazında ABD'nin kuzeyini vuran büyük polio (çocuk felci) salgını sırasında bir okulun bahçesindeki spor etkinlikleri sorumlusu olarak görev yapan beden eğitimi öğretmeni Bucky, harika bir insan olan nişanlısı ile evlenme hayalleri kurarken, çığırından çıkan olaylar silsilesi onu hiç ummadığı bir sona sürükler. Genç bir insanın sağduyudan ve gerçekçilikten yoksun, duygusal bir inatçılıkla hayatını nasıl mahvedip kendisini mutsuzluğa mahkum edebileceğini gösteren, insan doğasına ilişkin keskin gözlemler içeren bir kitap. Çok rahat okunuyor ve merakı hep canlı tutuyor. Herkese tavsiye ederim.

Güzel bir kitap. Usta romancı Roth, bu kısa kitaptaki diyaloglarda mizah gücü, keskin gözlemleri ve saptamaları ile okuru etkiliyor. Cinsellik ve kadın-erkek ilişkilerinin iyi bilinen gerilimlerine ilişkin, zekice yazılmış pasajlar var. Kolay okunan bir kitap. Çok çok iyi veya müthiş bir kitap olmasa da, yine de keyifle okunuyor. Diyalogları takip etmek başlarda biraz zorlasa da, dikkati elden bırakmadığınızda pek sorun olmuyor.

Vasat bir kitap. Delillo hakkında -aralarında romancı Philip Roth'un da olduğu- birçok kişinin övgü dolu yorumlarını okuduktan sonra bu kitabı heyecanla elime aldım, ama okumakta zorlandım. Boğucu, sıkıcı, inandırıcılıktan yoksun bir anlatı. Karakterler inandırıcı değil. Yazar bir şey anlatmaya çalışıyor ama lafı sürekli geveliyor ve roman hiçbir sonuca varmadan manasız biçimde bitiyor. Beden sanatçısı Lauren'ın, kocası Rey'in intiharından sonraki davranışlarına anlam vermek zor. Evde karşılaştığı tuhaf adam da inandırıcı değil. Büyük beklentilerle iki kitabını alıp çabucak okumaya başladığım bu yazar, beni biraz hayal kırıklığına uğrattı. Delillo ne müthiş P. Roth, ne de muhteşem Cormac McCarthy'nin yanına bile yaklaşamaz.

Harikulade bir roman! Bir başyapıt. Başkarakter Coleman Silk'in hayatı o kadar inandırıcı biçimde kurgulanmış ki, sanki bir romanı değil de ayrıntılı bir gazete haberini okuyoruz. ABD'nin ırkçı toplumunda tutunabilmek için kökenini gizleyen, zeki, duyarlı ve azimli Coleman, tam da idealindeki yaşama kavuştuğunu sandığında hayat ona öyle bir oyun onuyor ki, sarsılıyoruz. Coleman'a yöneltilen ırkçı suçlaması o kadar ironik ki... Kader, trajedi, hayatın aslında bir komedi olduğu düşünceleri ister istemez aklınıza geliyor. Kitap olağanüstü sürükleyici, belli bir yerden sona işi gücü bırakıp merakla bitirmeye çalışıyorsunuz. Bence çeviri de (ufak birkaç hata hariç) gayet iyi. Coleman'ın üniversiteden istifası sonrasındaki yaşamı, umutsuzca gençliğine dönmeye çalışması, anlatıcı Nathan Zuckerman'ın gözlemleri, çığırından çıkan olaylar silsilesi, Clinton'ın ahlaki kusurları üzerinden ABD ve ikiyüzlü cinsellik anlayışı hakkındaki zekice yorumlar ve daha birçok olağanüstü ayrıntı, bu kitabı muhteşem kılıyor. İyi ve sarsıcı bir kitap okumak isteyenlere şiddetle tavsiye ediyorum. Son zamanlarda okuduğum en güzel kitap.