Toplam yorum: 3.077.822
Bu ayki yorum: 4.700

E-Dergi

Sybaris Tarafından Yapılan Yorumlar

26.01.2013

Orta karar bir kitap. Zaman yolculuğunun mantığını zorlayan ve inandırıcılığı azaltan birçok ayrıntı var. Örneğin, zamanın akışını değiştirmemek için insanlara geleceklerini söylemeyen bir zaman yolcusu nasıl olur da piyango bileti alır! Ayrıca, zaman yolcusu Henry'nin farklı yaşlardaki "kendisi" ile karşılaşması son derece zorlama bir öğe. Bestseller tarzı bir duygusallığa yüklenerek okuru avlamaya çalışan ve tüm dünyada da bunu başaran bir kitap. Ben çok sevemedim.
26.01.2013

Rahat okunan, akıcı ve sürükleyici bir kitap. Roth bu ufacık kitapta bile ustalığını o kadar iyi gösteriyor ki, hayran olmamak elde değil. Ölümün eşiğindeki eski bir reklamcının anıları, bitmeyen sağlık sorunları ve iç sorgulamalarını okurken, ister istemez kendi hayatlarımıza da bakıyoruz. Herkese tavsiye edebileceğim güzel bir kitap.
22.01.2013

Günümüzün Amerikası'ndan, cinsellik odaklı son derece ilginç bir kitap. Öykünün anlatıcısı olan yaşlı profesörün gözünden cinsel devrime, bağlanmaya, modern insanın (özellikle kariyer ile aile bağları arasında sıkışan kadınların) açmazları üzerine sarsıcı düşünceler içeren bu kitap, insanı düşündürüyor. Anlatıcı David Kepesh'in alaycılığı bazen Nabokov'u anımsatıyor. Başlayınca bırakılamayan, usta işi bir kitap. Hızlı ve rahat okunması ve çevirisinin güzelliği de diğer artıları. Tavsiye ederim.
22.01.2013

Usta romancı P. Roth'un bu uzun öyküsü (roman denemeyecek bir boyutta olduğu için "novella" daha doğru bir tanım olur) gayet etkileyici. Rahat okunuyor ve bir kez başlayınca elinizden kolayca bırakamıyorsunuz. Marcus Messner'in 1950'lerin boğucu ölçüde muhafazakar Amerikan taşrasındaki macerası hem yürek burkuyor hem de rafine mizahıyla güldürüyor. Roth okurun merakını nasıl kamçılayacağını çok iyi biliyor. Sanatının doruğundaki bir ustadan harikulade bir kitap. Sanki Roth yanınızda oturup tüm o olayları "size" anlatıyor. Herkese tavsiye ederim.
21.01.2013

Kötü çevirisi yüzünden okunması imkansızlaşan, vasat bir kitap. Aslında kitap son derece ilginç bir konuyu ele alıyor: Osmanlı'nın çöküş döneminde azınlıkları örgütleyip bağımsızlığa hazırlayan ve adeta ülke içinde beşinci kol vazifesi gören, tevhid-i tedrisatı (büyük Atatürk'ün "öğretim birliği" ilkesinde neden o kadar ısrar ettiğini daha iyi anlıyoruz) yok eden azınlık okullarının en önde geleni Robert Kolej'in "sinsi faaliyetleri". Ayrıntıya girmeden önce son derece manidar bir alıntı vereyim. "Ulu Hakan Abdülhamid Han" için yanıp yakılanlar, Washburn'ün şu cümlesine ne derler acaba: "Onun (II.Abdülhamit) güvenini kazanmış bir dostu, benim bir dostuma, Sultan'ın aslında hiçbir dine inanmayan bir AGNOSTİK olduğunu ima etmişti" (sayfa 26.). Bazıları için ne şok ama!
Rivayet o ki, Robert Kolej'in kurucusu "Fatih İstanbul'u buradan (Rumelihisarı) aldı, ben de aynısını yapacağım" demiş. Ama kitap bu okulun Türkiye'deki sıradışı etkisini hakkıyla yansıtamıyor. Bunda en büyük etken, berbat çeviri. Sanırım bu kitap, çevirmenin ilk çevirisi. Kitapta, İngilizce hazırlık sınıfına giden birinin bile yapmayacağı türden, vahim çeviri hataları bolca gözleniyor. Birkaç cümle alıntılayıp örnek vereyim dedim ama, hangi birini alacağımı şaşırdım. Ama yine de, okulun ağırlıkla Bulgar ve Ermeni öğrencilerinin maceralarını izlemek -korkunç çeviriye rağmen- ilginç olabiliyor.