Toplam yorum: 3.077.625
Bu ayki yorum: 4.503

E-Dergi

mursel239 Tarafından Yapılan Yorumlar

04.05.2011

Filmin yönetmeni Julie Taymor, kendisiyle görüşme yapan bir muhabirine: "Frida Kahlo hakkında bir şeyler bilip bilmediğiniz umurumda değil; hatta hiçbir şey bilmeyenler, filmi izlerken harika vakit geçiriyorlar, çünkü film o derece eksantrik, sıra dışı bir kadını anlatıyor ki." Ancak olay izleyicinin sinema salonuna girdiğinde Kahlo hakkında bir şeyler biliyor olup olmaması değil, ayrılırken konu hakkında bir şeyler biliyor olup olmadığıdır. Frida Kahlo'nun biyografisini, esas olarak tarihsel, siyasi ve sanatsal tahlilden yoksun bir biçimde, ana hatları ile sunmanın dışında yönetmen Taymor, çalışmasını grafik ve kuklacılık konularındaki yeteneği ile renklendiriyor.Rivera rolünde Alfred Molina'nın performansı filmin en izlenmeye değer yönlerinden birini oluşturuyorsa da, bu durum filmin siyaset ve tarih alanındaki büyük ihmallerini telafi edemiyor. Film birçok tarihi figüre, bir tür görsel yoldan tanınmış kişilere ismiyle seslenerek hava atıyorsa da, bu kişiler bir sahne dekoru rolü oynamanın ötesine pek gidemiyorlar. Ne Rivera'nın, ne de Kahlo'nun – her ikisi de sözü edilmeye değer sanatçılardı ancak kayda değer bir politik düşünür değillerdi – sürekli devrim teorisi dahil olmak üzere, Trotskiy'in Stalinist bürokrasi ile verdiği mücadelenin özünü anlamadıklarını ve şu ya da bu ölçüde Meksika milliyetçiliğinin etkisi altında kaldıklarını söylemek yanlış olmaz. Filmin Rivera'nın sadakatsizliği ve Kahlo'nun biseksüelliği üzerinde yoğunlaşması mevcut entelektüel ortama intibak etmenin bir sonucudur. En hafif deyimle her iki sanatçı ne evlilik kurumuna burun kıvırmaya ne de uyum sağlamaya değil, burjuva kurumlarının politik olarak yerle bir edilmesine odaklanmışlardı. Ama genel olarak bu kadar acı dolu bir yaşamın filme çevrilmesi kesinlikle beğeni toplaması ve izlenilmesi gereken ve müziklerinin de her daim dinlenilebilirliği ile güzel bir film...
04.05.2011

"Şizofreninin en kötü tarafı gerçekle gerçekdışını ayıramamaktır.

Bir düşünün tanıdığınız insanlar ve yerlerin, sizin için en önemli anların, ortadan kaybolmadığını aslında ölmediğini ama zaten hiç bir zaman varolmadığını öğreniyorsunuz. Bu nasıl bir cehennem olurdu."
04.05.2011

İktidar mücadelelerinin tarihi nasıl yoğurduğunu ve yönlendirdiğini anlatan mükemmel üstü bir yapıt. Türk tarihinde de diğer milletlerin tarihi gibi çok fazla taht kavgaları yaşanmış fakat konuyu hiçbir şekilde sinemaya (Cüneyt Arkın tarzı hariç) yansıtılmamıştır. Bu filmi tarihin en hassas konusunu en güzel şekilde yorumlamış

Mutlak izlenmeli….
04.05.2011

Requiem For A Dream'den iyi olduğunu kesinlikle düşünmüyorum. Ki neden karşılaştırılır hala anlayabilmiş değilim. Requierm For A Dream başlı başına bir dram filmidir fakat Trainspotting'i ele alırsak Gençlik ve Komedi yönü ağır basan bir film. Arada büyük bir konu farkı var kısacası.

Ewan McGregor'a bir bakınca 10 yıla yakın bir zamanda ne denli bir evrim geçirdiğini görmek tuhaf bir deneyimdi. Renton karakteri canlandırdığı karakterlerin belkide en iyisi.

Müzik kullanımı ve senaryosu kaliteliydi. Ama sonunun askıda kaldığını düşünüyorum. Daha vurucu ve keskin bir son böyle bir filmi daha çok yakışırdı.

Beğendiğim sahneler uyuşturucuyu bırakmaya çalışması ve bebeğin ölüm sonrası yaşananlard
04.05.2011

Öncelikle filmin çekildiği dönemi göz önüne alırsam oldukça başarılıydı diyebilirim.

Mutlu bir evlilik süren çift bir apartmana taşınınca ve oradaki yaşlı komşularıyla tanışınca çatırdamaya başlar. Rosemary rüyasında şeytansı bir varlık tarafından tecavüze uğrar ve herşey bu noktadan sonra değişir. Ne olduğu belirsiz bir doktor ve yaşlı komşuları bu hamilelikte önemli rol oynayacaktır.

Rosemary bir süre sonra saçında değişiklik yapar. Bu yeni saç modeli ile ruh hali de inanılmaz derecede uyum sağlamış. Son derece güzel bir film.