Osmancık’tan Osman Bey’e Osmanlının hangi temeller üzerine, nasıl kurulduğunun derin ve içten hikâyesi.
Osmancık’ın delidoluluğundan, hırçınlığından, ölçüsüzlüğünden Osman Bey’in ağırlığına, oturaklılığına ve derinleşmesine, kendisiyle, kendi kişiliğinin harcıyla birlikte bir cihan devletinin temellerini atmasının özveri, fedakârlık, azim ve gayret dolu bu hikayesinde rahmetli Tarık Buğra, kalemini öylesine konuşturmuş ki siz de o dönemin bir aktörü olup Osman Bey ile kâh gülüp seviniyor, kâh ise üzülüp ağlıyorsunuz.
Osmanlının kuruluşunu merak edenlere –rahmetli Kemal Tahir’in “Devlet Ana”sı ile birlikte– özellikle tavsiye ederim. Bir zaman tünelinden geçip “dönemin ruhu”nu kahramanlar aracılığıyla çok yakından ve sıcacık olarak bulabiliyorsunuz ve kitap bittiğinde o ruh sizi çepeçevre sarmış oluyor.
Bu kitabı okuduğunuzda Osmanlının nasıl olup da üç kıtaya hüküm salıp bu kadar uzun ömürlü olduğunun ipuçlarını da yakalıyorsunuz. Tarihi, antlaşmaların ve toprak kazanımlarının dışında ve ötesinde insanların hareketlerine yön veren Şeyh Ede Balı örneğindeki ruh ile, ruhsal yönelimlerle çok güzel ve çarpıcı şekilde aktaran rahmetli Tarık Buğra, dönemin panoramasını bu sayede gözlerinizin önüne gönül gözüyle getiriyor. Bu vesileyle ruhu şad olsun.