E-Dergi

Pippi Uzunçorap ile tanıştığımda 9 yaşındaydım. 8 yaşındaki oğlumla birlikte okumak için kitaplıktan çıkarttım. Oğlum ilgilenmedi ama ben 42 yaşında yeniden okuyup bir kez daha "özgür ruhlu" Pippi olmak istedim. Pippi'nin bir soyadı yoktur. Babası kaptan, annesi melek. Atı ve maymunu ile tek başına bir köşkte yaşar. Pippi bana özgürlük kelimesinin karşılığını ilk öğretendir.

Kahramanımız Amanda. Amanda'ya aşık üç adamın öykülerinden oluşan bölümleri içeriyor kitap... İlk bölümde kocası/çocuğunun babasının gözlerinden Amanda'yı görüyoruz. Amanda gerçekten kalpsiz mi diye burada sormuştum kendime. İkinci adam olan entelektüel, akademisyen ama yaşlı sevgiliden de beş yılın sonunda ayrılan Amanda, sonucu adamımızla evlenir. Amanda'yı erkeklerin ağzından dinlerken sorarsınız kendinize hangisi Amanda? Şimdi sırada Yalancı Jacob var...

Patricia Highsmith'in Merhamet'i Ertelemek'inde yukarıda yazdığı gibi son derece sürükleyici bir anlatım yok. Kitabı yarıladığınızda bile bir kıpırdanma ümidi ile kıvrandırıyor insanı. Diğer kitaplar için geçerli olmasa da bu çok sıradan...

Maxime Chattam'ın en iyi kitabı bence Kara Büyü... Sizi bambaşka heyacanlı bir gidaba sürüklüyor. Elinizden bırakamıyorsunuz. Polisiye-Gerilim sevenlerin kesinlikle okuması gereken bir kitap... Çok sevdim...

Maxime Chattam'ın bütün kitaplarını okudum. Zamanın Kanı finaliyle beni hayal kırıklığına uğrattı. Kara Büyü'deki soluk soluğa okumayı ne yazık ki bunda bulamadım. Kara Büyü benim okuduğum polisiye/gerilimler arasındaki yerini Zamanın Kanı'na kaptıracak umudum boşa çıktı. Konuyu belki 1928 Mısır'ı üzerinden geliştirseymiş çok daha iyi olurmuş diye düşünmekten kendimi alamadım. Chattam'ın son kitabını okumuş olmak için okuyabilirsiniz. Sanırım hepsi bu...